Küçük Kasabanın Kahpesi (8)

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Babes

Küçük Kasabanın Kahpesi (8)

Kocamla fırtınalı geçen ilk sevişmemizden sonra, “benim sonum ne olacak” sorusunun yanıtını ararken günler geçiyordu. Monoton, sıkıcı, yavan günler…

Hasan yine çalışmaya, günlerce süren turların şoförü olarak beni yine günlerce yalnız bırakmaya başlamıştı. Son gidişinin üstünden bir hafta geçmişti. Bir haftayı yalnız, kocasız geçirmiştim. Her gün birkaç kez arıyordu beni, boş bırakmıyordu hiç… Belki de yine başımı alıp gideceğimden korkuyordu. Bir akşam yine telefon açtı,

“Nasılsın Güllü?” dedi. “Tur bitiyor, yarın gece evde olurum. Özledim seni…”

“Ben özlemedim” dedim gülerek, “Ortağın seni aratmıyor pek…” O da güldü,

“Bak sen…” dedi. Sesini alçalttı, fısıltıyla, “Memnun musun peki ortağımdan? Güzel sikiyor mu seni?” İşveli işveli, şehvetli bir sesle,

“Evet canım. Ortağın çok güzel sikiyor kocacım…” dedim. Kudurtmak istiyordum kocamı, delirtmek istiyordum.

“Bak sen benim küçük orospuma… Demek memnunsun ortağımın sikinden…”

“Ohh, hem de nasıl aşkım… Nasıl mutlu ediyor bilsen… Her gece, kol gibi giriyor amıma… Damarlı damarlı… Sikmeden bırakmıyor karını…” Kocam telefonun öbür ucunda inledi,

“Off… Yapma Güllü… İşkence yapma bana… Bütün gücümü yarın geceye, sana saklıyorum ama boşaltacaksın beni şimdi… Yapma…”

“Ne yapayım kocacım? Sen ortağına söyle, yapmasın. Her gece sikiyor beni… Hadi, kapat telefonu da, sikmeye başlasın ortağın… Şu anda elimde, bacaklarımın arasında, hazır bekliyor. Yirmi santim hazır yarak, biliyorsun. Ohhh… Suyum akmaya başladı şimdiden…”

“Kapatmayayım ne olur aşkım… Ortağım seni sikerken inlemelerini duymak istiyorum. Seni nasıl inletiyor zevkten, ben de duyayım bebeğim… Hadi, söyle ona, sikmeye başlasın seni… Oh, hadi benim güzel karım, seksi karım…”

“Mmmm… Başladı bile kocacım… Ohhh… Başı amıma dayandı şimdi… Çok güzel… Amımın suyu akmış, suyumda başını ıslatıyor… Ahhh… Kayganlaştı şimdi… Bacaklarımın arasında… Ohhh…”

“Aç bacaklarını aşkım… Ortağımın koca yarağı canını yakmasın, güzel güzel girsin amcığına… Ohhh… Güzel karımın, kaygan amcığına girsin ortağımın yarağı… Ooohhh…”

“Giriyo aşkım… Giriyor… Ooohhh… Başı girdi bile… Yara yara giriyor karının amcığına… Aaahhh… Canımı acıtıyor ortağın… Çok kalın siki var kocacım… Acımadan sikiyor karını… Ohhh…”

“Girdi mi hepsi aşkım? Yirmi santimin hepsi girdi mi amına? Söylesene… Hadi anlat… Ohh… Söyle ona, yarın gece geldiğimde üçümüz birden sikişelim. O senin amına girsin, ben götüne… Grup seks yapalım aşkım… Ohhh…”

“Offf… Sikin beni… İkiniz birden sikin… Aranızda tost yapın… Ooohhh… Girdi kocacım… Hepsi girdi… Düğmesine bastım şimdi… İçimde titreyip duruyor… Ohhh… Hem titriyor, hem sokup çıkarıyor amıma… Delirtiyor beni… Ortağın zevkten delirtiyor beni aşkım… Mmmm…. Ohhh…. Geliyorummm… Geliyorummm…”

Sonunda dayanamadım, telefonu fırlatıp attım elimden… İki elimle birden amımdaki vibratörü tutup çalışmaya başladım. Telefonda kocama söylediğim gibi sokup çıkarıyordum titrek yarağı…

Pespembe, damarlı, kocaman başlı, realistik bir penis vardı elimde… Bir erkeğin altında ezilmenin yerini tutmazdı elbette ama zevk veriyordu. Kalındı, uzundu… Vajinamın duvarları geriliyor, içime tamamını soktuğumda başı yumurtalıklarıma vuruyordu. Altında yumuşacık testislerini de yapmışlar, onlar da ıslak arka deliğime baskı yapıyorlardı amıma kökledikçe…

Alt üst komşularımız duymasın diye dudaklarımı ısıra ısıra boşaldım. Bacaklarıma kramp girdi zannettim, parmak uçlarıma kadar kasılmıştım zevkten…

Memelerimin arası boncuk boncuk terlemiş vaziyette inip kalkıyordu. Nefessiz kalmıştım yine… Zorlukla elimi bacak arama götürdüm. Hala titreşip duran yapay penisi çıkardım amımdan… Gece lambasının ışığına tutup baktım. Islaktı. Başını dudaklarıma değdirdim, minnetle öptüm.

Hasan benim itirazlarıma aldırmadan dediğini yapmış, rehber arkadaşıyla internetten beğenip aldırmıştı bu vibratörü… Çok kızmama, rehberin özel hayatımızı öğrenmesine ifrit olmama aldırış bile etmemişti.

“Çok zevk alacaksın, itiraz etme.” demişti. Akşam geldiğinde yemekten sonra kutuyu açıp gösterdi bana aldığı şeyi… Bulaşıkları filan bırakıp yatağa geçtik, ilk denememizi yaptık kocamla… Sonuç, mükemmeldi. Elindeki vibratörü kullanarak zevkten bayılttı beni…

Kocam “ortağım” dedi ona, öyle kaldı adı… “Kocamın Ortağı”

Ertesi gün çocukları babaannelerine, gece kalmaya gönderdim. Kaynanamla konuşmuyordum hala… “Oğlunun bamya gibi çükü var” dedim diye, “Cafer’in kol gibi yarağını yiyorum” dedim diye nefret ediyordu benden… Aman, çok da amımdaydı sanki…

Akşama doğru hazırlanmaya başladım. Banyo, kokular, parfümler, saç, makyaj, seksi iç çamaşırları, şeffaf sütyen, tanga külot, mini etek, degajesi göğsümün çatalına kadar açık transparan siyah bluz, yüksek topuklu siyah lame ayakkabılar, file jartiyer çorapları…

Kocamın ortağını kutusundan çıkardım, yatağın yanına, etajerin üstüne dikine koydum görünecek şekilde… Gece olduğunda, birkaç saat sonra, kocam geldiğinde ikisi birden sikeceklerdi beni… Ortalarına alıp inlete inlete sikeceklerdi, grup seks yapacaktık.

Pili var mıydı acaba? Elime alıp düğmesine bastım, titreşmeye başladı. İç geçirdim. Eteğimin altına sokup külodun üstünden amıma değdirdim. Klitorisime, canlı bahis şirketleri en hassas noktama… Elektrik çarpmış gibi sarsılıverdim daha ilk temasta… Off… Çalışıyordu evet… Göreve hazırdı kocamın ortağı… Külodu yana sıyırıp amıma sokmamak için kendimi zor tuttum. Biraz daha sabır, az kaldı…

Salona gittim. Yemek masasının üstünde çilingir sofrası hazırdı. Bir kaç meze hazırlamıştım, kocama rakı, bana kırmızı şarap, salata… İki üç parça et ızgarada kızarmaya hazır vaziyette, mutfakta ocağın üstünde bekliyordu. Hasan duşunu yapıp kendini bana hazırlarken beş dakikada hazır olurdu.

Yemek, içki, sonra da yatak… Eski saf kasaba kızı değildim artık, Cafer köpeği alem yapmaya, sevişirken içmeye alıştırmıştı. Başımı salladım iki yana, yine o puştun adını anmıştım elimde olmadan… Ne zaman bitecekse bu anmalar… Ne zaman bitecek o zevk dolu, şölen gibi sevişmelerimizi, seks sahnelerini hatırlamalar…

İçimden şarkı söylemek geliyordu, neşe doluydum. Uyduda oryantal müzik çalan bir kanal arıyordum. Kafaları çekerken müzik eşliğinde oryantal yapıp azdıracaktım adamı… Striptiz belki… Kucak dansı… Kucağında kalçalarımı titretirken… Off…

Tam güzel, oynak, kıpırdak bir müzik bulmuştum ki, kapı çalındı. Saate baktım, hayret, erken gelmişti kocam… Hoplaya hoplaya kapıya gittim.

Gecemiz başlıyordu. Holdeki aynada saçımı başımı düzeltip eteğimi iyice kısalttım. Bluzun yakasını biraz daha çekiştirip aşağıya indirdim. Tam sikilesi bir kadın olmuştum. İstekli… Hazır…

Gülerek kapıyı sonuna kadar açtım. Kollarımı da açıyordum ki… Donup kaldım. An dondu. Film gibi… Sinema sahnesi gibi… Bir anda…

Gelen kocam değildi.

Cafer vardı kapıda…

Cafer…

Bana yıl gibi geldi o an… Ağzım bir karış, gözlerim fal taşı gibi… Kollarım havada… Adam tam karşımda, burun burunayız, kara gözleri daha da kararmış, tepeden tırnağa süzerek bana bakıyor.

Her şeyimle, giysilerimle, beynimle, tüm hücrelerimle kendimi sekse, sikilmeye öyle hazırlamışım ki, kendimi öyle adamışım ki… Hani kapıda kim olsa yatırıp siker beni oracıkta, o derece…

Tam kendime gelip bağırmaya hazırlanıyordum ki bir anda atıldı. Elinin biri ağzımın üstüne kapanırken kendini içeriye attı, ayağıyla kapıyı kapatıverdi. Beni döndürüp sırtımı kapıya yasladı. Sımsıkı… Bir saniye bile sürmemişti bunu yapması… Eli ağzımda, bağırmak istiyorum, bağıramıyorum. Kurtulmak istiyorum, cendere gibi saran kollarından kurtulamıyorum.

Her şey neredeyse o ilk günkü gibi… İlk seviştiğimiz gün gibi… Bana arzuyla, şehvetle bakışı… Ahtapot gibi sarışı… Bana baskı yapan, kapıyla arasında ezip kaçmama engel olan ağır erkek bedeni… Aramızdaki kumaşlara aldırmadan karnıma batan heybetli ve istekli organının tanıdık sertliği…

Tek farklı olan şey benim duygularım… Arzu dolu, istekli, bir an önce siksin diye deli olan kadın yok bu gece… Ona olan nefretim, kinim var sadece… İçimdeki kadını uyandırdığı için, fırtınalar yarattığı için, sonra da beni o fırtınalara bırakıp gittiği, beni arzularının elinde oyuncak ettiği için… Namuslu bir ev kadınından, şehvetli bir orospu yarattığı için… Her şey için nefret ediyordum ondan…

“Bırak beni…” diye bağırdım elinin altından, ağzımın içinden… Boğuk, anlaşılmaz bir ses çıktı sadece…

Kurtulamıyordum, bağıramıyordum. Ağzımı açtım iyice, sonra araya giren parmağını var gücümle ısırdım. Canı yandı. O anda bir şimşek çaktı sanki, diğer eliyle suratıma okkalı bir Osmanlı tokadı patlatmıştı. Neye uğradığımı şaşırdım bir anda… Bir tokat da diğer yanağıma indi.

“Aahhh…” diye acıyla inlerken koca elini yapıştırınca ağzım yine kapandı. Alev gibi yanan yanağımın yanında metalik bir şırrak sesi…

Meşhur sustalı bıçağı yuvasından çıkmış, soğuk çelik gözümün kuyruğunda parlamaya başlamıştı. Bedenini, sertleşmiş organını tüm gücüyle bana bastırırken tısladı,

“Sesini kes, yoksa gebertirim seni… Kim vurduya gidersin.” Korkuyla, can acısıyla başımı salladım.

“Elimi çekiyorum. Bağırmayacaksın. Bıçak şah damarında, oynattığım anda gidersin. Tamam mı Gülüm?” Başımı salladım yine… Elini çekti, derin bir nefes aldım ciğerlerimin tüm gücüyle… Güldü,

“Orospuu… Şuna bak, memeleri nasıl kabarıyor nefes alırken…”

Nefretle söylenmeye başladım,

“Bırak beni pis herif… Piç… Kocam gelir şimdi… Yetmedi mi bize yaptıkların? Niye çıktın geldin?”

“Tam üstüne bastın. Yetmedi seninle yaptıklarımız… Unuttun mu? Beraber yaptık her şeyi… Sen de zevk aldın, ben de…” Bunu söylerken sert erkekliğini bastıra bastıra sürttürdü bedenime…

“O zevk o zamandı Cafer… Beni bırakıp gittin, elalemin insafına bıraktın, kurtlar sofrasında yesinler diye bıraktın beni… Hasan olmasaydı, kocam beni kabul etmeseydi kerhanede orospuydum şimdi… ”

“Tamam sevgilim, haklısın, bir hata yaptım. Hazırlıksızdım, bir anda parasız kalınca pusulayı şaşırdım, seni kaybettim. Pişmanım ulan… Daha ilk günden beri, köpek gibi pişmanım. Dönüp geldin kocanın yanına… Telefonu değiştirmişsin, açılmıyor. Yolda belde karşılaştığımızda başını çeviriyorsun, bana bakmıyorsun bile… Sana ulaşamıyorum, deli oluyorum. Sen delirttin beni kadın… Ölüyorum senin için…”

“Madem pişmandın, neden dönmedin Cafer bey? Ev sahibine biriken kirayı kim ödedi peki? Neyle ödendi ev kirası? canlı kaçak iddaa Sen gittikten sonra neler oldu biliyor musun? O sevgili asker arkadaşın bana neler yaptı, haberin var mı?”

Bocalar gibi oldu biraz, sonra üste çıktı yine,

“Biliyorum. Haberim var. Telefonda anlattı neler yaptığını pislik… Marifet yapmış gibi anlattı.” Durdu, biraz geri çekilip bana baktı. Gülümseyerek,

“Ama senin neler yaptığını da anlattı be Gülüm… Ev sahibi kirayı isteyince gıkını çıkarmadan altına yatıvermişsin herifin… Benim tertip pencereden seyretmiş senin nasıl seviştiğini… Adamın kendi çıplak, bir tek ayağında körüklü çizmeler… Ha? Sonra da adam gidince eve kendisi girmiş. Ona da vermişsin. Hem de nasıl? Anlata anlata bitiremedi senin nasıl sikiştiğini… Delirtti beni…”

“Ne yapayım? Kendimi öldürecek halim yok ya… Bağırsam, yırtınsam ne fayda, kimse duymazdı ki beni… Adamlar kafaya koymuş beni sikmeyi… Ben de senden öğrendiklerimi sattım onlara… Ev kiramızı amımla ödedim. Asker arkadaşın şantaj yaptı bana, altına yatarak sesini kestim.”

“Biliyorum Güllü… Hepsini biliyorum. Affet beni aşkım…”

“Ulan nasıl erkeksiniz siz be? Seninle sikişiyorum kocam affediyor. Kız oğlan kız gibi eve geri döneyim diye yalvarıyor. İki yabancıyla sikişiyorum, sen tınmıyorsun. Gelmişsin, sevişelim, sikişelim diye yalvarıyorsun. Hadi, bırak beni şimdi… Kocam gelip görürse anlatamam bunu… Hadi, lütfen…”

“Senden ötürü Güllü… Senin güzelliğinden, şehvetinden, seksapelinden ötürü… Değil üç erkek, bir tabur asker üstünden geçse yine gelir alırım seni… Şimdi de değil kocan, feriştahı gelse kimse alamaz seni elimden Gülüm… Bu gece sikileceksin, kaçarın yok. Sikmeden bırakmam seni… Gel buraya bakayım…”

Bıçak tutan elini boynuma doladı, diğer elini bir anda eteğimin altına sokup külodumun üstünden amımı avuçlayıverdi. Korkuyla inledim.

“Yapma diyorum sana… Yapma…” Külodun üstünden amımı ovalarken dudaklarımı öpmeye çalışıyordu,

“Ohhh… Ne bu vaziyet kız? Kocan sikecek diye mi bu hazırlıklar? Oh, orospu gibi giyinmişsin. Bu file çoraplar, mini etekler, tanga donun su içinde… Öldürecen beni lan… Bir de sikme beni diyorsun. Ben seni sikmeden bırakır mıyım artık güzelim? Taş bebeğim benim… Anam… Cafer kurban olsun sana kız…”

“Yalvarıyorum sana insan gibi… Yapma diyorum, kocam gelecek diyorum…”

“Ben de gelsin diyorum. Umurumda değil. Anlatsana bana sen… Bütün bu hazırlıklar o sümsük kocanın pipisi için mi Gülüm? Sikebiliyor mu o pipiyle seni? Doyurabiliyor mu seni?”

“Sana ne? Dert mi sana, amıma girip çıkan sikin kaç santim olduğu? Bırak onu ben düşüneyim, sen kendini üzme…”

Amımı okşayan el şimdi memelerimi okşuyordu. Tüm vücudum refleksle hareket ediyordu. Okşanan amım sulanıyor, avuçlanan memelerimin uçları istemsizce kabarıyordu. İnce dantelden ibaret sütyenimin transparan kumaşı, incecik tül bluzum meme uçlarımın kabarmış görüntüsünü engelleyemiyordu.

“Offf… Nasıl da hemen kabardı gül memelerin… Bana dert tabi Güllüm… Hem de nasıl dert, sorma hiç… Kara kara düşünüyorum, ah, kocasının ufacık siki kesmez şehvetli bebeğimi, zevk alamıyordur diyorum. Seni düşünmeden geçen bir anım yok anam avradım olsun. Sen aklıma düşünce de sikim kalkıyor hep… İndirecek yer arıyorum. Hadi, indir şunu bebeğim…”

“Asla… Nefret ediyorum senden… İstersen yatırıp kes beni… Vermicem sana… Biraz sonra Hasan da gelir, bakalım ne yapacaksın?”

Ne yapabilir ki Hasan gelse? Cafer’in iri, kaslı erkek vücudunun yanında çeyrek porsiyon kocam… Siki gibi çeyrek porsiyon… Cafer de biliyor bunu… Ciğerini biliyor kocamın…

Bilmediği şey, kocamın altında yatarken, sikilirken onu hayal ettiğim… Kocamın da ben zevkle inlerken onun adını söylememden zevk aldığı… Bunu da Cafer’e söyleyecek halim yok elbette…

“Hadi gel Güllüm…” dedi, boynumdaki kolunu gevşetip içeriye yönlendirdi beni… İstemeden dediğini yapmak zorunda kaldım. Salonda kurulu masayı gördü, güldü.

“Vayy… Rakılar, şaraplar… Hazırlık ha? Ne yapacaktın kız? Adamı sarhoş edip kötü emellerine alet mi edecektin, ha? Vay utanmaz orospu vay… Vay azgın kaltak vay…” Masaya yönlendirdi beni zorla, erkekliğinin gücüyle…

“Doldur bakayım bana şurdan bir kadeh rakı… Neşemiz yerine gelsin.”

Yarım arkamdaydı. Bıçaklı kolu boğazıma sarılmıştı. Diğer eli eteğimin altında, kalçalarımda, çoraplı bacaklarımda dolaşıyordu sürekli… Rakıyı koydum, su, buz… Omuzumun üstünden uzattım arkaya… Aldı, bir dikişte içti. Tekrar uzattı doldurmam için… Ben doldururken çatalı alıp kavuna batırdı, bir dilim kavunu götürdü.

“Ohhh… Dünya varmış kız… Senin elinden zehir olsa içerim anam… Hadi sen de kendine şarap koy bakalım. Fondip yapalım. Kocanı sarhoş ettiğimiz, onun yanında seviştiğimiz gece gibi… Hadi…”

“İğreniyorum senden… Nefret ediyorum… Keşke yaşanmasaydı o gece… Lanet olsun…” diye söylene söylene dediğini yaptım.

Arkamdaydı tamamen… Kalkmış sikini sürtüp duruyordu kalçalarıma… Eteğimin altından bacaklarımı, kasıklarımı, bluzun üstünden, altından memelerimi okşuyordu. Şarap kadehini dudaklarıma götürürken rakı bardağını vurdu benim kadehe,

“Hadi bakalım, şerefimize güzelim… Sikişimize… Fondip… Haydi…”

Zorla içirtti bana o kadehi, sonuna kadar… Sonra ikinci kadehe zorladı. Tekrar canlı kaçak bahis içtim ister istemez… Üçüncüde isyan ettim,

“Ne yapacaksın? Aklında ne var senin Cafer? Sarhoş olunca kucağına atlayacağım öyle mi? Sakın bekleme bunu… Nefret ediyorum dedim sana…” Elindeki bıçağı yanağıma bastırınca ürperdim.

“Sarhoş olup sikilmek, ölü olmaktan iyidir güzelim… Ne dersin?”

Kollarının arasında çevirdi beni… Yüz yüze duruyorduk, arkamda masa, önümde Cafer kapı gibi… İyice bastırdı önünü, eğilip dudaklarımı öpmeye başladı. Başımı çevirmeye çalıştım, bıçak engel oldu. Ağzımı sımsıkı kapatıp öpmesini bekledim. Tepki vermemeye çalışıyordum.

Öpmeyi bıraktı. Elini eteğimin altına soktu. İnce dantel külodumu bir çekişte yırttı, koparıp attı altımdan…

“Aahhh…” diye bir çığlık kopardım, canım yanmıştı. Ellerimi önüme götürdüm. Üçgenimi örtmeye, saklamaya çalıştım.

“Çek ellerini…” diye hırladı. Korkuyla çektim. Makineli gibi komutlarını arka arkaya sıraladı, “İki elini yanlara koy, masanın kenarını tut, bacaklarını arala…”

İstemeye istemeye dediğini yaptım. Popom masaya dayanmış, iki elim iki yandan masayı tutmuş, bacaklarım hafif aralanmış vaziyette bekledim. Pantolonun fermuarını indirdi, kalkmış sikini zorlukla baksır külodun deliğinden, fermuarın arasından çıkardı.

O defalarca yaladığım, her damarını bildiğim, onlarca sikin arasında hemen tanıyabileceğim haşmetli erkeklik organı meydana çıktı. Sikini belinden tutup mini eteğimi kaldırdı, sikinin başını üçgenime sürttürdü.

“Yapma Cafer…” diye inledim son kez, yalvardım.

Dinlemedi bile… Sürtmeye devam etti sikini… İki dudağın arasına sürtüyor, klitorisimi sikinin başıyla okşuyordu. Benim güzel yarak delisi, azgın, kahpe amcığım yine bildiğini okumaya başlamıştı. İçinden zevk suları akıyor, kendisine sürtünüp duran erkekliği sırılsıklam yapıyordu. Zevkle inledi,

“Offf… Sen ne azgın orospusun sen… Daha amına koymadan ıslatmaya başladın her yeri kaltak…”

“Ne olmasını bekliyordun? Sen sikini sürtüyorsun, o ıslanıyor. Ben istemiyorum ki… Kendiliğinden oluyor. Lanet olsun sana… Bırak diyorum. Yapma…”

Sanki ben yapma değil, yap demişim gibi yükleniverdi ıslak sikiyle… Canım yanınca bacaklarımı aralamak zorunda kaldım. O kalın alet bir anda amıma girdi. Ayakta olduğumdan zorlanmıştım.

“Ahhh… Canım yandı… Orospu çocuğu… Canımı yaktın…”

Gidip geliyordu amımda, zorlaya zorlaya, yara yara…

“Yansın kahpe… Amın yansın senin… Yanıyor zaten… Offf… Fırın gibi yanıyor amcığın… Alev gibi… Sikimi yakıyor… Ohhhh…”

Aleti her zamanki gibi bacaklarımın arasını doldurmuştu. Kendime bile itiraf edemiyordum ama özlemiştim bu hissi… Kalın kalın içime girmesini… Bıçak gibi, balta gibi bana saplanmasını…

Vibratör gibi değildi ki, gerçek bir yarak vardı içimde… Etli, kanlı, canlı… Ateş gibi… Ve o yarağın sahibi… Beni sikmek isteyen… Sikmek için yanıp tutuşan sahibi… Durmadan ayıp sözler söyleyen, tahrik eden, çıldırtan… Beni hem sinirden, hem zevkten delirten sahibi…

Birbirine tamamen zıt duygular çarpışıyordu içimde… Bir yanım nefret ediyordu ondan… İğrendiriyordu beni… Deli ediyordu.

Diğer orospu yanımsa alev alev yanıyor, koala gibi tırmanıp boynuna kollarımı, beline bacaklarımı dolamamak, içimdeki harika yarağın üstünde zıplamamak için, zevk çığlıkları atmamak için kendimi zor tutuyordum.

Üstüme abanıp masaya uzandı. Az önce doldurduğum, hazır bekleyen rakı ve şarap kadehlerini aldı, şarabı bana uzattı. Siki hala balta gibi içimdeydi. Kadehini tokuşturdu yine benimkiyle…

“Hadi bebeğim. Sağlığımıza… Sikişimizin şerefine…”

Rakıyı bir yudumda içti. Bense dudağıma götürmemiştim bile… Tutup ağzıma dayadı, sonuna kadar, zorla içirttirdi bana… Son şarap damlalarını yutamadım, bir miktar çenemden aşağıya boynuma, gerdanıma indi süzülerek…

“Ohhh… Bebeğimm…” diye inledi. “Senin dudaklarını şarap kadehi yaparım ben aşkım…” dedi, dudaklarıma yumuldu.

Dudaklarımı yalayan dilinin sıcaklığını hissedince ürperdim. Başım dönüyordu. Bana içirdiği dört kadeh şaraptan mı, şehvetten mi, içimdeki sikin verdiği zevkten mi? Bilmiyordum. Sarhoş olmuştum.

Dudaklarımı yalamayı bırakıp boynuma indi, şarap damlalarını yalaya yalaya gerdanımı geçti, göğüs çatalıma geldi. İki eliyle bluzumun degajesini zorladı, iki yana açtı. Dantel sütyenimi aşağı çekiştirdi. İri memelerimin uçları meydana çıktı. Parmak gibi kabarmış uçları görünce zevkle inledi.

Kalçalarımdan tutup masaya oturttu iyice, sikini içimden çıkarmadan… Hafif arkama yaslayıp iyice meydana çıkan meme uçlarıma yumuldu. Bir birini yaladı emdi, bir diğerini…

Ellerim hala masadaydı. Saçlarından tutup başını memelerime gömmemek, zevkten inlememek, duygularımı ona belli etmemek için çırpınıyordum. Sonunda başını kaldırdı memelerimden, sikini içimden çıkardı,

“Off… Doyamıyorum memelerini yalamaya kahpe…” dedi. “Hadi dön biraz da kalçalarını göreyim senin… Öyle sikeyim seni… Önceden olduğu gibi…”

“Hayır, asla…” dedim yine… Sanki koca siki içime almış, zevkten kıvranan ben değilim gibi… Masaya bıraktığı koca sustalıyı aldı eline, hırsla masaya, kalçamın, elimin yan tarafına sapladı bıçağı… Bir süre saplandığı yerde vınlama sesi çıkararak titreşti çelik bıçak… Korkuyla ürperdim.

“Domal dedim sana orospu…” diye hırladı. “Bu gece benim gecem… İstediğimi yap… Ya güzellikle, ya da zorla… Sen bilirsin.”

Tam ona cevap verecektim ki, kocamın sesini duydum.

“Yap şunun dediğini Güllü… Bırak… Direnme…”

İkimiz de başımızı sesin geldiği yere, kapıya çevirdik.

Kocam. Hasan…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32