Karım ve Ufuk Bey Part 2
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32
Karım ve Ufuk Bey Part 2
Ondan sonraki haftalarda, kararlaştırdıkları üzere Ufuk bey bize geliyor, bana hal hatır sorduktan sonra doğru yatak odamıza gidiyordu. Bana da evden çıkmak düşüyordu.
Gül, Ufuk beyin isteği üzerine diğer sevgililerini de terk etti. Artık sadece onun metresiydi. Bize geldiğinde bazen bana mercedesinin anahtarını veriyor bir yerden bir şeyleri alıp bir yerlere götürmemi istiyordu. Öyle günlerde bana yüklüce bahşişler veriyordu.
Ne bileyim, bin lira para veriyor, aldığım şey yüz lira tuttuğu halde üstünü almıyor, sinek kovar gibi elini sallayarak “kalsın, önemli değil” diyordu. Eh, bedava sirke baldan tatlıdır derler. Haliyle benim de hoşuma gidiyordu bu durum…
Zengin adam mutlu, beleş para gören gariban koca mutlu, kudretli ve zengin adamın koca yarağıyla sikilen karısı mutlu… Herkes mutluydu kısacası…
Bir gün Ufuk bey karıma akşama hazırlanmamızı, bizi yemeğe götüreceğini söylemiş. Kudretli Ufuk beyin bizi iyi bir yere götüreceği belliydi. Çok iyi hazırlanıp giyindik.
Bizi akşam gelip aldı, bizim kendi paramızla gidemeyeceğimiz seviyede özel bir yere geldik. O önde biz arkada girdik içeriye… Çalışanlar “Ufuk bey! Ufuk bey!” diye pervane oluyorlar etrafımızda… İçinde bulunduğumuz durumun sarhoşluğuyla çok güzel bir gece geçirdik. Sarhoşluğun bir kısmı mutluluktan, bir kısmı da alkoldendi elbette…
Eve gelirken Gül arabada Ufuk beyin yanına oturdu. Adamın bir eli direksiyonda, diğer eli sürekli karımın üzerinde, mini eteğin altında, çıplak kolunda dolaşıyordu. Bense arkada süklüm püklüm, hafif çakırkeyif, onların cilveleşmelerini izliyordum.
Eve geldiğimizde kapıyı anahtarımla ben açtım. Onlar da arkamdan geldiler. Ufuk bey evimize ilk defa gece geliyordu. Ayakkabılarını salonun ortasında çıkartıp attı. Gidip kanepeye yayıldı. Hava sıcak olduğu için terlemişti.
“Bana soğuk bir içki getirsenize” dedi. Karım mutfağa doğru giderken, “Cem becerir o işi canım. Sen gel yanıma otur…”
“Tabii efendim…” dedim eğitimli bir uşak gibi… Buzlu viski içerdi, karımdan biliyordum. Buzlu bir viski hazırlayıp geldiğimde Gül onun yanında oturmuş, gözlerinin içine bakarak,
“Çok güzel bir restorana götürdün bizi… Çok teşekkür ederiz.” diyordu. Ufuk bey bir eliyle karımın bacağını okşuyordu. Benim yanımda bunu hiç yapmamıştı daha önce… Çok heyecanlandım.
“Ben de çok teşekkür ederim, Ufuk bey…” dedim. Buzlu viskisini uzattım. Sağ eli karımın bacağında olduğu için sol eliyle aldı.
“Kendine de bir içki al, şuraya otur bakalım” dedi. Dediğini yaptım. Bir viski kendime, bir tane de Gül’e hazırladım. Karşılarındaki koltuğa oturdum. Ufuk bey bana
“Cem, imanım hakkı için… Senin bu karın var ya, bu cilveli, seksi karın, fingirdek karın bana çok büyük zevk veriyor.”
“Teşekkür ederiz Ufuk bey, teveccühünüz…” diye saçmaladım. Sanki karım şirkette çalışan elemanmış da, patronu onu methediyor gibi…
“Karını hep elimin altında tutmayı düşünüyorum. Ama biliyorsunuz, ben evliyim. Karımdan bunu saklama konusunda sana da çok sorumluluk düşüyor. Eğer sen de elinden geleni yaparsan herkes çok mutlu olacak, bak onu söyleyeyim.”
“Nasıl yani? Ne yapmam gerekiyor efendim?”
“Sana bizim şirkette bir iş veririz. Böylece buraya girip çıkmamın, buluşmamızın bir nedeni olur en azından…”
“Tabii Ufuk bey, haklısınız, isabetli düşünmüşsünüz…” dedim. Hoşuma gitmişti bu teklif…
“Anlaştık o zaman… Karının benim metresim olmasından rahatsız olmuyorsun, değil mi? Sorun yaratmıyor öyle mi?” diye sorduğunda da anında,
“Hayır, ne demek?” diye cevapladım.
“Hah, Gül de öyle söylemişti. Kocam geniş adamdır, sevişmemize karşı çıkmaz, aksine memnun olur demişti. Ben gene de sorayım dedim Cemciğim… Öyle karını her becermeye geldiğimde evden gitmene de gerek yok. Yanımızda kalabilirsin. Belki bir şey lazım olur, belki Gülümün canı bir şey ister… Değil mi Gülüm? Yavru kuşum benim…” diyerek karımın saçlarından tutup kendine çekti, dudaklarına yumuldu.
Bu konuşmaların sonunda Gül, benim biricik karım artık Ufuk beyin kucağında, dudakları dudaklarında sevişmeye başlamıştı. Ufuk bey bir yandan karımın dudaklarını somura somura emerken, kocaman elleri de karımın eteğinin sıyrılmasıyla açılmış tombul kalçalarını mıncıklıyordu. Hem de tam benim karşımda…
Adama ayıp olmasın, röntgenci demesin diye başımı çevirmeye, başka bir yere bakmaya çalışıyordum ama imkansızdı. Hemen önümde, karım adamın başını iki eliyle kavramış kendi başını oynata oynata öpüyordu.
Ufuk bey karımın bacaklarını, eteğin altından kasıklarını, kalçalarını okşayıp mıncıklamaya devam ederek minicik elbisesini yukarı yukarı sıyırdı, üst taraftan çıkarıp attı. Karım bir anda bu kocaman adamın kucağında oyuncak bir bebek gibi, üzerinde bir tangası ve sütyeniyle kalıverdi. Kendi gömleği de Gül’ün şehvetli okşamaları sonunda neredeyse sıyrılıyordu üstünden. Ama pantolonu duruyordu.
Birazdan sütyenini de çekip çıkardı. Karımın doksanlık göğüsler fırladı. Hayvan herif karımın memelerini avını parçalayan bir vahşi hayvan gibi yemeye başladı. Ben önümde gelişen bu olayı kalp çarpıntısı içinde seyrediyordum. Yarağım taş gibi olmuştu. Bu onların her zamanki halleriydi herhalde. Ben ilk defa görüyordum. Birazdan Ufuk bey,
“Cem gel buraya da şu pantolonumu çıkart bakayım benim…” dedi.
Ve karımı kucağında havalandırdı. Ben hemen yanına gidip kemerini çözdüm. Ardından düğme ve fermuarını da açıp aşağıya doğru çekmeye başladım. O da kasıklarını biraz havalandırarak bana yardım etti. Pantolonu donuyla birlikte aşağıya geldi. Bu arada sertleşmiş kocaman yarağı bir yay gibi gerilip yukarıya sıçradı.
Koskocamandı yarağı… Kapkara… Gül’ün dediği, anlatıp durduğu kadar muhteşemdi gerçekten… Hele başı küçük bir soğan gibiydi. Damarlı gövdesi, iri iri, kıllı taşaklarıyla adeta bir heykeldi. Gözlerimin oraya takıldığını fark etti.
“Öyle bakıp durma Cem… Tut bakalım şu yarrağımı da oturtayım karını üstüne…” İnanamıyordum. Ben kendi ellerimle siktirtecektim karımı… Pantolonunu ayaklarından çıkartıp sandalyenin üstüne astım.
“Ama önce çoraplarımı da çıkart” dedi.
Dediklerini yaptıktan sonra bacak arasında diz çöktüm. Ellerim titreyerek o muhteşem aletini kavradım. Kalınlığı nerdeyse bir bira kutusu kadar vardı. Fakat bu kutu sıcacıktı. Taş gibiydi. Başını yukarıya doğru tuttum. O da yavaşça karımı yarağının üzerinde alçalttı.
Ben adamın elimdeki yarağını ayarlayıp tam karımın amının ağzına getirdim. Olaydan iyice tahrik olan karımın amı olayın heyecanından su içinde kalmış, şıpır şıpır damlıyordu. Bu muhteşem yarak karımın ıslak dudaklı amına bir rüya gibi kaydı. Karım dudaklarını ısırarak,
“Oohhh… Erkeğiimm!” diye soludu.
Ben biraz sonra adamın sikinden elimi çekmiştim. Karım tamamen kucağına oturmuştu çünkü. Ufuk beyin siyah kıllı bacaklarının üstünde Gül’ün dolgun pürüzsüz poposu çok güzel görünüyordu.
Gül tekrar onun dudaklarına yumuldu. Bir yandan da minik güzel ayaklarıyla çömelmiş pozisyonda kendini havalandırıp havalandırıp indirmeye başladı. Ufuk beyin yarağı bir görünüyor, bir tekrar kayboluyordu. Başına kadar içerden çıkan organ, karımın zevk sularından pırıl pırıl parlıyordu.
Ben bacak aralarına çökmüş bu güzel manzarayı seyrediyor, bir yandan da ne kadar şanslı olduğumu düşünüyordum. İkisi o pozisyonda durmaksızın, hızlanıp yavaşlayarak, tempoyla yarım saat kadar sikiştiler. Ufuk bey aşka gelmiş, karıma bir orospu muamelesi yapıyordu artık.
“Amına koduğumun orospusu! Söyle bana… Yarrağım doyuruyor mu seni? Ha? Söylesene ulan sokak orospusu?” diye bağırıyordu.
Gittikçe ikisinin de haykırmaları arttı ve önce karım gelmeye başladı. Onun böyle debelendiğini hiç görmemiştim. O da orolünü kabul etmişti.
“Ahhh… Sik beni Ufuğum… Ben senin orospunum… Ne istersen yap bana erkeğim… Sen harikasın Ufuk… Tapıyorum sana… Yarrağın öldürüyor beni Ufuk… Zevk veriyor. Doyuruyor… Koca yaraklım benim… Sikicim… Sik beni… Ohhh…” diye bağıra bağıra inip kalkıyordu koca sikin üzerinde…
Çığlıkları komşular duyup ne olduğunu anlayacaklar diye çekindim. Ama ben yokken de olanlar buydu. Apartmandaki herkes karımın Ufuk adında biri tarafında sikildiğini biliyordu anlaşılan, her cümlesinde Ufuk diye bağırıyordu çünkü… Bazı komşularımızın bana garip bakışlarının da nedenini anlamaya başlamıştım.
Karım Alttan şlak şlak diye yedikçe daha da deliriyor, otomatiğe bağlamış, arka arkaya orgazm oluyordu. On dakika kadar ardı ardına geldikten sonra. Ufuk bey de böğüre böğüre fışkırttı tohumlarını karımın rahmine… İkisi de nefes nefese yığıldılar.
Seni seviyorum! Seni seviyorum! N’olur beni hiç bırakma…” diye mırıldanırken Ufuk beyin kıllı göğsünü minik öpücüklere boğuyordu orospu… Karımı çok kıskandığımı hissettim. Karımın amından süzülen beyaz yoğun sıvı kanepenin minderine kadar aktı ve ıslattı. Kıpırdamadan onlara bakıyordum. Dakikalarca öyle kaldılar.
Ses çıkartmadan ayaklarının dibinde, üstümdekileri çıkardım. Ben de onlar gibi çırılçıplak kalmıştım. Kendimle oynuyordum. Çok tahrik olmuş ama gelmemiştim. Gözlerimi birleştikleri yere dikmiştim. Ufuk beyin sesiyle kendime geldim,
“Bırak çükünle oynamayı da, git bize soğuk bir su getir. Yandık burada…” dedi.
Ne yaptığımı görmüştü. Utanarak doğruldum. Önümdeki küçük pipim sallana sallana mutfaktan onlara buz gibi soğuk su getirdim. İkisi de bir dikişte bitirdiler. Gül yana kayıp oturdu. Ufuk beye sarılıp göğsüne başını dayadı bir eliyle de kıllı göğsünü ve göbeğini okşuyordu. Ufuk bey de arkadan sarıldığı karımın belini kalçalarını okşuyordu.
Eli arkaya kayıp aşağıdan amını parmaklayıverdi. Gül sıçrayıp işveyle bir çığlık atıverdi, ikisi de kahkahalarla güldüler. Hele karımın şuh, şehvetli kahkahası her erkeği bitirir cinstendi. Ben yine yerde önlerinde oturmuştum. Bana dönüp
“Cem, senin bu karın var ya… Çok tatlı bir şey biliyor musun? Hem de bu kadar seksi… Anam arvadım olsun, böyle karı sikmedim ben şimdiye kadar…” dedi. Ben de onayladım. Karımın dudaklarına yumuldu. Öpüşmeye başladılar. Bir ara karımın dudaklarını bırakıp bana,
“Benimkini ağzına al da kaldır hadi!” dedi.
Kulaklarıma inanamadım. Ama duyduğum doğruydu. Karımı tekrar sikebilmesi için yarağını kaldırmamı istiyordu. Bir sıcaklık yayıldı bedenime, kulaklarıma kadar kızardığımı hissettim. Şaşkınlık, öfke, iğrenme… Ama sonra fark ettim ki, az önce karımın amından çıkan bu koca şeyi, canavarı ağzımda büyütmeyi ben de çok istiyordum.
Fazla düşünmedim. İçimdeki şeytanın ve adamın dediğini yapıp dizlerimin üstünde, bacak arasına yaklaştım ve ıslak yumuşak erkekliğin hepsini ağzıma soktum. Kokusu ve tadı deli ediciydi. Karımın da am sularının tadı vardı üstünde… Bu lezzetli aleti yalayıp emmeye başladım.
Benim çıkarttığım şapır şupur seslerine onların öpüşme sesleri karışıyordu. Gittikçe büyüyordu bu 50 yaşındaki adamın yarağı. İnik haliyle bile benimkinden büyüktü. Artık ağzıma sığmıyordu. Başını ancak alabiliyordum. Dilimle içerden yalayıp onu iyice sertleştirmeye çalışıyordum. Biraz sonra Ufuk bey,
“Yeter Cem… Kaldırayım derken boşaltacaksın.” Diye uyardı beni… Karıma da “Hadi yavrum… Kocan eme yalaya tam amına layık yaptı benim aleti… Hadi otur bakalım yine üstüne” dedi.
Karım bir bacağını benim üstümden atıp kucağında çömeldik. Ben Ufuk beyinkini ağzımdan çıkartıp, sokmak için hazır pozisyonda tuttum karım alçaldı. Yine amının dudaklarına dayadım. Ufuk bey,
“Oraya değil, arkaya” dedi. Karım bana
“Yalayıp tükürükle oramı aşkım, canım yanmasın…” dedi.
Ağzım tükürükle dolu aşağıya indim. Elimi ağzımın altına koyup mümkün olduğu kadar ziyan etmeden karımın götünü ıslatıp yaladım. Yüzüm ve ellerim sırılsıklam olmuştu tükürükle.
Karım hazır olduğunu anlayınca tekrar alçaldı. Bu defa o kocaman yarağı karımın daracık kahverengi deliğine dayadım. Oturmaya başladı. Zorlanıyordu almakta. Ama ittirmeye devam ediyordu. Ben de yarağı tam hedefinde tutmaya gayret ediyordum. Karımın büzüğü birden açıldı ve bu kara yarağın başını içine alıverdi. Karım,
“Ahhhh! Çok acıyor!” diye haykırdı. Ufuk bey,
”Ohh! Yavrum daracıksın. Bir kız çocuğu gibi daracıksın. Al hepsini hadi!” dedi.
Kocaman eleriyle karımın dolgun kalçalarını iki yandan kavramış aşağıya doğru bastırıyordu. Karım acılar içinde kıvranmaya başlamıştı. Gayri ihtiyari kaçamaya çalışıyordu ama mümkün değildi. Yavaşça bu kocaman yarağın karımın içine gömüldüğünü görüyordum. Sonunda taşaklarına kadar aldı içine. Yüzü hala acıdan gergindi. Ufuk bey,
”Aferin benim güzel kızım hepsini aldın içine. Beni çok mutlu ediyorsun” dedi. Gül,
“Çok acıyoooooo!“ diye fısıldadı. Ufuk bey,
“Ama bana ne kadar büyük zevk verdiğini düşün” dedi.
“Evet Ufuk, senin mutlu olmanı istiyorum. İstediğin gibi yap beni…”
Ufuk bey alttan oynatmaya başladı kasıklarını. Bir yandan da karımı elleriyle havalandırıp oturtuyordu.. Karım hala acı çekiyordu ama artık dudaklarını ısırıp sesini çıkarmıyordu.
Ufuk bey tamamıyla çıkartıp tekrar gömüyordu karımın içine. Aldığı zevk yüzünden belliydi. Gittikçe sertleşiyordu. Karıma girip çıktıkça artık flop flop diye sesler çıkıyordu. Bir yandan da fırsat buldukça kalçalarını tokatlıyordu karımın.
Zavallı karım nefes nefese onun üstünde zıplıyordu. Memeleri sağa sola sallanıyordu havada. Minik ayakları, kırmızı ojeli tırnaklı parmakları iyice gerilmişti. Ufuk bey
“Al yavrum, al içine malafatımı… Götüne koyuyorum senin… Orospum!.” diye bağırıyor, acımasızca geçiriyordu karıma. Birazdan Ufuk bey
“Geliyorum orospu! Fışkırtacağım içine…” diye haykırıp hoplamaya başladı kanepede… Karım da,
“Ufuk..! Ufuk…! Erkeğimmm… Her şeyim… Ben de geliyorum… Götüme boşal… Götüme akıt aşkım…” diye haykırdı.
Çığlıklar odayı doldururken ikiside debelenerek boşaldılar. Bu harika gosteri sona ermişti. İkisi de kanepede yığıldı. Soluk soluğaydılar. Ufuk bey,
“Küçük orospum benim harikaydın” dedi sonra bana dönüp.
“Karının götünü yalayıp temizlemek ister misin?”
“Evet” dedim sessizce…
Yarağı hala karımın içindeydi ama dölü sızıyordu dışarıya… Dudaklarımı iki sevgilinin birleştikleri yere dayadım ve bir kedi yavrusu gibi yalamaya, öpüp emmeye başladım. Karımın ve Ufuk beyin sıvılarımı yalayıp yuttum. Artık yarağı da küçülmüştü dışarı çıkıverdi. Bu kaygan, ıslak aleti ağzıma alıp bir güzel temizledim.
O gece Ufuk bey karıma bir kaç defa daha evimizin değişik yerlerinde sahip oldu. Bana da seyrettirip ya da yardım ettirip zevk almama izin verdi. O evine döndüğünde bitap düşmüş karımla birbirimize sarılıp uyuduk.
Uyumadan önce bana ne kadar mutlu bir kadın olduğunu söylüyordu. Hem bedensel hem de ruhsal açıdan inanılmaz şekilde tatmin edilmişti. Ufuk beyin tekrar geleceğini biliyordu. Onun metresiydi.
Karım uyuduğunda ben gözlerim tavanda, kara kara düşünüp duruyordum. Kendimi tanıyamıyordum artık… İlk başlarda karımın sikilmesini bir sik kaldıran fantezi olarak görürken nerelere gelmiştim.
Karımı siktirerek para kazandığım yetmiyormuş gibi, artık bir erkeğin de sikini ağzıma alıp yalıyordum ve bundan zevk duyuyordum. Yanlarında bitli köpek muamelesi de görsem, hoşuma gidiyordu, zevk alıyordum bu grup seks olayından… Sonu nereye varacak bilemesem de…
Yoksa beni bekleyen akibet karım gibi o muhteşem yarak tarafından sikilmek mi? Ben de sonunda seks delisi orospu karım gibi bu koca yaraklı adamın kapatması mı olacağım?
Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32