%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 21 Ozge Yengem

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Amateur

%100 Gerçek Ensest Anilarım Bolum: 21 Ozge Yengem
Günler bu şekilde gelip geçiyor, Özge, yani yengem ile rutin seks hayatımız oluşmuş, düzeni oturtmuş ilerliyorduk. Melisa’nın bakışlarından bana karşı bir şeyler hissettiğini biliyordum, ama Zeki ile bu konuyu konuşacak cesareti nereden bulduğunu bilmiyordum açıkçası. Zeki Melisa’yı gerçekten seviyordu. Nasıl olurda benimle yatmasına izin verirdi ki? Aklım almıyor, geceleri yatarken kafamı kurcalıyordu. Okulda İlayda Melisa ile normal arkadaşlığımıza devam ediyor, konuşuyorduk. Zeki’nin bu olanları bize anlattığından haberleri yoktu ikisinin de. Ama bir gün spor salonuna Ferhat’a bakmak için gittiğim de Zeki, Melisa, İlayda bir köşede fısır fısır konuşuyorlar, Melisa parmağını tehditkar şekilde sallıyordu Zeki’ye karşı. Merak ettim ve göremeyecekleri bir alandan onları dinlemeye çalıştım. Uzaktım duyamıyordum. Zeki arkasını döndü gidiyordu. Melisa “Zeki” diye bağırdı. Zeki geri döndü, arkaları bana dönük, göremezlerdi. Duvarın arkasından soyunma odasına giden aralığa gittim. Aramızda sadece bir duvar vardı. Duvarın arkasından konuşmaları dinlemeye koyuldum;

Melisa;

– Ne demek kıskanıyorum seni? Söyledim ya sana. Ben yatmayacağım Kuzeyle sadece İlayda içine boşalmasını sağlayacak. O kadınları partide sikerken ben seni kıskanıyor muydum? Yapacaksın Zeki.

Zeki;

– Ya iyi de ben bu kuzeyin oğlu için kurşuna atladım. Şimdi siz yine kurşuna atıyorsunuz bu çocuğu? Kız İlayda sende ne orospu çıktın, kendini zorla hamile bıraktırmak ne ya? Tut ki sen hamile kaldın ama kuzeyin oğlu seninle evlenmeyi kabul etmedi? O zaman ne yapacaksın?

İlayda;

– Sen orasına karışma, bu evliliğe mani olayım yeter 1 ay kaldı. Hamile kalmam lazım ondan.

Zeki;

– Orospu ya, ben yapamam.

Melisa;

– O zaman düğünü unut Zeki…

Zeki boş gözlerle bakıyor, düşünüyordu. Gözlerini kıstı ve konuşmaya başladı;

– Melisa, kendini ister Kuzeyin oğluna istersen başka birine siktirebilirsin. Düğün olmayacak. Git kendine başka oyuncak bul. İlayda senin de amına koyayım. Siktirin gidin lan.

Melisa Zeki’ye tokat attı. Zeki zaten ayakta zor duruyor. Oturup kaldı. Melisa’nın arkasından göz yaşı döküyordu. Melisa ile İlayda salondan çıktı gitti. Zeki ayaklandı. Arkasından geldim;

– Kardeşim…
– Lan kuzeyin oğlu. İkinci kez hayatını kurtardım. Bende seni arayacaktım şimdi.
– Duydum hacı gülle. Konuştuklarınızı duydum.
– Şeytan nereden duydun?
– Arkanızdaydım amına koyayım.
– Hee. Sinsi şeytan seni.
– Ee Melisa terk mi etti seni şimdi?
– Ya amına koyayım onun. İlayda senden hamile kalmak için yatmış seninle. Grup seks falan hikaye. Amacı kendini hamile bıraktırmak sana, böylece Özge ile aranı bozacak…
– Zeki?
– Efendim panka?
– Melisa ile konuş, kabul et…
– Ne? Delirdin mi sen amk Özge ne olacak?
– Bir planım var akşama çocukları da alıp gidip konuşacaz. Sen kabul ettiğini söyle.
– Affederse tekrar.
– İş sana kalmış, ister evlen, istersen evlenme.
– Yok hacı gülle ben evlenmem bu kızla. Gözü dışarıda bunun. Hem zaten tadını aldım. Sikeyim aşkını, meşkini.

Koluna girdim spor salonundan çıktık, Ferhat ile Mete ile buluştuk bir kafede. Tüm bu olup bitenleri anlattığımızda ağızları açık kalmış, Zeki ile beni dinliyorlar, şaşırıyorlardı. Planı açıklamaya başladım;

– Beyler bunlar grup seks nedir bilmiyor daha. Madem bu kadar hamile kalmak istiyor, gideceğimiz partiye götüreceğiz bunları da. İçine herkes boşalacak. Artık kimden hamile kalırsa.

Ferhat;

– Rus ruleti mi oynuyoruz amına koyayım ya.

Mete;

– Ya içimizden birinden hamile kalırsa?
– Evlenmek mecburi değil, hamile kalmayı kendisi istedi mi istemedi mi?

Zeki;

– İyide senden hamile kalmak istedi hacı gülle…
– İşin sürprizi de o ya zaten.

Mete;

– İyi de nasıl götüreceğiz bunları?
– Aynı taktik… gözlerini tekneye kadar bağlı tutacağız. Zeki ile güzel bir ortam bulduk oraya gidiyoruz diyeceğiz. Denize açıldıktan sonra ya teknede oturup beklerler, yada bizlere katılırlar.

Ferhat;

– Ya katılmak istemezlerse? Sadece teknede beklerlerse?
– İşime gelir…

Mete;

– Yok aga ben bu sefer yokum. Kız üniversite kazandı, yurt dışına gidecek hayatını sikip atamam.
– O zaman bu partiyi zaten biliyorlar. Amcık ağızlı Zeki söylemiş. Teklif ederiz gelmek isterlerse gelirler.

Ferhat;

– Oğlum kız senin spermlerini istiyor.
– Sadece partide sikeceğimi yoksa bu işin olmayacağını söyleyeceğim.

Zeki;

– Olan gene bana oldu, Melisa ile kavga edecem…
– Oğlum Melisa artık hiçbir şeyin senin. Neden hesap veriyor, kavga ediyorsun?
– Alışkanlık hacı gülle. Ulan karım olacaktı şimdi düştüğümüz duruma bak…

Mete;

– Zeki çok mu seviyorsun Melisa’yı?
– Seviyorum ama çok değil, ne bileyim oğlum ortam o kadar romantik olunca teklif ettim. Öyle ağlıyor görünce oda beni çok seviyor sandım.

Ferhat;

– Bence o korkudan ağlıyordu…

Zeki;

– Nasıl yani? Neden korksun ki?

Ferhat;

– Sonuçta 4 yıllık arkadaşlığımız, ilişkimiz var o yüzden Zekicim.
– Haa ben olayı mı yanlış anladım yani.
– Biraz öyle oldu.

Ben;

– Neyse oğlum kısa yoldan kurtuldun. Zeki yarın okulda Melisaya söylüyorsun. “ben kuzey ile konuştum, 1 ay sonra bir parti var kabul ederse gelsin orada yaparız, kabul etmiyorsa yapmam diyor” diyeceksin. Onlar sana neden söyledin falan diye ekşirse, “artık evleneceğim kadın değilsin” dersin yüzüne.

Zeki;

– Of amına koyayım çok pis gaza geldim lan. Şimdi gidip söyleyeyim mi?

Ferhat;

– Git söyle lan.

Zeki ayağa kalktı;

– İyi at beni onların evine hacı gülle.

Mete;

– Otur oğlum ya acelesi yok yarın söylersin.

Kafede bu konu hakkında biraz daha konuşup evlerimize dağıldık.

Özge yani yengem ile rutin seks hayatımız vardı. Evi gidip görmüştüm gerçekten muhteşemdi. Babam mimar sokup tüm eksikleri yaptırttı. Artık geriye taşınmak kalıyordu. Özge ile eşya bakıyorduk. Bir çok mağazaya girip çıktık, ayaklarım şişmişti ama değmişti de. Her şeyin en güzelini aldık. Eşyalarımız bir hafta içerisinde gelmiş, yayılmış, kurulmuştu. Artık evden ayrılma vakti gelmişti. Üniversite sınavına sadece 1 hafta kalmıştı. Çocuklar artık büyüyordu. Gülizar 15 yaşına girmiş, Baran, 9 yaşındaydı. Baran daha çocuktu aklı ermiyordu. Ama Gülizar her şeyin farkındaydı. Annesi ile evleneceğimi biliyor, karşı çıkmasa da tuhaflıyordu.

Artık kendi evimize taşınmıştık. Ailemden ayrıldık. Özge ile rahat rahat seks yapacaktık. Evimize girdiğimizde, çocuklar evi çok beğendi, odaları harikaydı. Gülizar zaten benim kız kardeşim ile çok yakındı. Sürekli birliktelerdi. Gülizar 15 yaşında olmasına rağmen serilip, serpilmişti. Ne de olsa İzmir kızı. Olgunlaşıyordu vücudu, ama tam bir ergendi. Ergenlik dönemi çok sancılıydı Gülizar’ın. Çocuklar odalarına gidince Özge elimden tutup odamıza çıkarttı beni. Beğendiğimiz yatak odamızda daha güzel duruyordu. Özge boynuma sarıldı;

– Uzun zamandır bu anı bekliyorum.
– Bundan sonra bol bol bulacağız bu zamanı.

Dudaklarını öpüyordum. Üzerindeki elbiseyi sıyırıp bacaklarını yalıyor, emiyordum. Külotunu sıyırıp elbise üstünden amını yalıyordum. Artık Özge çok rahat inliyor, evde kimse yok gibi davranıyordu. Ben amına her dil darbesi attığımda;

– “Oh yala sulu amımı” diye kısık sesle değil, yüksek sesle konuşuyordu.

Özgenin amına sikimi çıkartıp soktuğumda daha çok sesli inliyordu;

– Aşkım sessiz ol yine de çocuklar var evde.
– Duymaz onlar hadi daha sert sok içime.

Götünü bana domaltıp sikimin hepsini istiyordu içinde. İnlete, inlete siktikten sonra bir ses duyduk kapının önünde. Özgenin amına git gel yapmayı bıraktım. Gülizar gelmiş kapıdan sesleniyordu;

– Anne baran uyumuyor.

Yengem götünü hareket ettiriyor, sikimi içinde git gel yaptırmaya devam ederek konuşuyordu;

– Yanında yat biraz geliyorum.

Ayak sesleri kesilince yengem daha sert gidip gelmeye başladı. Bende ona uyarak, daha sert sokup çıkartıyordum. Özge yatağa yığıldı. Ben gitgellere devam ederek içine boşalmıştım.

Yanına uzandım. Yerden külotunu alıp elbisesinin altından giydi. Aşağıya, baranın yanına indi. Bende şortumu giyip yanlarına gitmek için çıktım odadan. Özge baran ile yatıyor, Gülizar kapının önünden bana bakıyordu;

– Uyu sende sabah okula gideceksin.
– Tamam iyi geceler.
– İyi geceler canım.

Özge eliyle ben baranı uyutunca gelirim git diyerek gönderdi beni. Yatağa kafamı koyduğumda uyumuş kalmıştım. Sabah gözlerimi açtığımda Özge çırılçıplak bana sarılmış yatıyordu. Memeleri yan tarafa devrilmiş, koluma temas ediyordu. Yüzümü memelerine dönüp emmeye başladım. Saçlarımı okşuyor, dur Mehmet yapma diyordu. Mehmet? O kim lan dedim içimden memelerini yalamayı kestim. Uyumaya devam ediyordu. Tekrar memelerine ağzımı götürdüm bir süre emdikten sonra tekrar sayıkladı “dur burada olmaz gören olur” kan tepeme sıçramıştı. Saçlarından tutup kaldıracak, “Mehmet kim orospu?” diyecektim. Ama yapamıyordum. Seviyordum Özge’yi hayır ya aldatmamıştır diyor, kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum. Yatağın ucunda duran cep telefonuna gözüm çarptı. Birkaç uğraştan sonra kilidini açmıştım. Hemen mesajları kontrol ediyordum. Mehmet Hoca kişisinden mesaj gelmiş en son; “bugün dersimiz öğlen 2 de geç kalma” bu Mehmet hoca direksiyon hocasıydı Özgenin. Lan! Yoksa! Buna mı siktiriyordu Özge kendini. Resmen deliye dönmüştüm. Ama sakin olmalıydım. Duşa girdim. Arkamdan Özge geldi, duşa girdi, sikimi avuçluyor, öpmeye çalışıyordu. Kendimi geriye çektim.

– Özge yorgunum akşama yaparız. Derse geç kalacağım.
– Peki aşkım…

Duşumuzu aldık, kahvaltıya oturduk. Gülizar hazırlamış kahvaltıyı. Özge’nin yüzüne bakıyordum bana bakıp gülüyordu.

– Özge?
– Efendim aşkım?
– Bugün direksiyon dersin var mı?
– Evet öğlen 2 de.
– Hım nerede yapıyorsunuz ki dersi?

Tarif etti…

– Neden sordun canım?
– Ya benim okuldan arkadaş daha ehliyete yazılmamış, onu da yazdıralım diye sordum.
– Kesinlikle yazdır. Hoca çok iyi, çok ilgileniyor.

Ben bu sözler karşısında iyice deliye dönmüştüm. Özgeyi boğazlamamak için çıktım evden;

– Afiyet olsun ben çıkıyorum geç kaldım. Akşama görüşürüz.
– Görüşürüz. Aşkım.

Sinirden arabamın kapısına tekme atıyordum. Hiç tahmin etmediğim bir şeydi. Özgenin beni aldatması. Belki de onu kasıt etmiyordur diyordum. Ama gavatlığın alemi yoktu. Okula gittim. O kadar sinirliydim ki karşıma geçen karşı sınıftan çocuk topu at moruk dedi diye, topu suratına fırlattım. Ellerimi, dişlerimi sıkıyor kontrol edemiyordum kendimi. Dayanamadım geri döndüm oku kapısından çıktım. Ferhat arabayı durdurdu;

– Kuzey! Nereye! La dur nereye.

Arabayı dışarıda bırakıp yanıma koştu Mete ile birlikte.

Mete;
– Oğlum dur ne bu hal? Bir şey mi oldu?
– Yok bir şey.

Ferhat;

– Lan olmuş işte. Anlat.
– Lan yok amına koyayım yok. Bırak kolumu.

Dışarıda yürüyordum, nereye gittiğimi bilmeden. Ferhat ile Mete bir süre arkamdan baktıktan sonra arkamdan koşarak geldiler. Kolumdan tutup bir kafeye soktular.

Ferhat;

– Kanka anlat ne oldu la?
– Oğlum Özge galiba beni aldatıyor. Amına koyayım!

Masaya yumruk atmıştım. Herkes dönüp bize baktı. Mete bir şey yok gibisinden el işareti yaptı;

Mete;

– Dur be oğlum o nereden çıktı.
– Lan çıkmasa neden böyle konuşayım. Zaten korkuyordum. Gözü açık değildi. Biliyordum bir orospu çocuğunun böyle bir şey yapacağını.

Ferhat;

– Yapmaz lan Özge.
– Göreceğiz. Saat kaç?
– Daha 10.

Ben;

– Yürüyün bir şeyler içelim. Saat 2 de dersi var. Takip ederiz. Ama benim araba ile olmaz. Seninki ile de olmaz.

Mete;

– Babamın arabasını alırım, galeriye gidelim önce.
– Süper hadi kalkın gidelim.

Mete’nin babasının galerisine gidip aracı aldık, bir yere gidip oturduğumuzda öğlen 12 olmuştu. Yerimde duramıyordum artık. Saat 1,30 gibi çıktık. Hafif alkol almıştım. Özge’nin tarif ettiği yere gittiğimde bir süre sonra sürücü adayı yazan araç yanımızdan geçti. İçinde Özge vardı;

– Mete bu araba! Mete sür!

Arabanın arkasına takıldık. Uzaktan takip ediyorduk. Birkaç yeri turladıktan sonra, merkezden çıktı. Direksiyona hocası geçti, yola devam ettiler. Baya bir süre takip ettikten sonra ormanlık, bol ağaç olan bir yere çekti arabayı. İçeriye girdi araçla. Arabayı dışarıda bıraktık. Arabadan inip ağaçların arkasından arabaya bakıyordum. Ama içerisini göremiyordum. Kısa süre sonra ön kapı açıldı. Özge arka kapıyı açıp içeriye girecek sandım, ama girmedi. Domaldı. Elbisesini yukarıya kaldırıp, bembeyaz götünü meydana çıkarttı, Mehmet hocası da arkasına geçip sikini sokmaya başladı. Şu manzarayı hayal dahi edemiyordum. Ferhat ile Mete kolumdan tutuyor. Sakin olmamı söylüyordu. İkisini de kenariya ittirdim. Yere düştüler. Çıkan ses sonrası Mehmet hoca bizi gördü. Toparlanıyordu. Üzerine koştum;

– Orospu çocuğu!

Adamı bir yumrukla yere sermiştim. Özge araçtan çıktı ama ona bakmıyordum bile. Yerdeki adamı yumrukluyor, ağzını burnunu dağıtıyordum. Özge kolumdan asılıyordu;

– Kuzey dur! Kuzey yapma!

Adamın üzerinden kalktım Özge’ye bakıyordum ağlıyordu. O kadar gözüm döndü ki. Bir tokat attım yere düştü. Tekrar adama döndüm dövmeye devam ediyordum. Mete ile Ferhat kolumdan tutup çekti beni. İkisi adama girişmeye başladı. Özge’nin kolundan tutup kaldırdım;

– Lan sen bana bunu nasıl yaparsın?
– Kuzey lütfen açıklayabilirim
– Ulan neyi açıklayacaksın? Lan herkesten beklerim bunu senden asla bu kadar mı azdın? Tek yarrak kesmedi mi seni? Nasıl bir orospu çıktın lan.

Bir tokat daha attım. Mete ile Ferhat adamı bırakıp yanıma koştu;

– Bırak oğlum vurma, yürü gidelim.

Kolumdan tutup sürüklüyorlardı. Arkamı döndüm;

– Sikişmeye devam edin! Haliniz kaldıysa orospu çocukları!

Ferhat;

– Abi şaka gibi.

Mete;

– Sus oğlum adam sakin değil zaten.

Ben;

– Bırakın kolumu lan sakinim. Ama ben soracağım ona görecek gününü.

Ağacı yumrukluyordum. Parmağımı kırmıştım, yumruklamaya devam ediyordum. Ferhat kolumdan tutup asıldı;

– Dur amına koyayım ne yapıyorsun. Mete hastaneye gidelim önce.

Hastaneye gittik, sakinleştirici iğne vurup, elimi alçıya aldılar. İki parmağımı kırmıştım. Hastaneden çıkar çıkmaz bir bara götürdü Mete. Hiç acı dahi hissetmiyordum. Ama içim çok yanıyordu. O kadar içkiyi kafama diktiğim halde o yangın geçmiyordu. Gözlerimden hala alev çıkıyor, Özge’nin bu yaptığını kabullenemiyordum.

Cebimden telefonu çıkarttım.

Mete;

– Kimi arıyorsun?
– Esma sultanı
– Ne için?
– Görürsün.

Telefon uzunca çaldıktan sonra nefes, nefese açmıştı telefonu;

– Esma sultan müsait misin?
– Değildim ama sen arayınca açtım. Ne vardı Kuzey?
– Şu parti varya.
– Evet?
– Birkaç misafir getirmem sorun olur mu diye soracaktım?
– Hayır canım, istediğini getir. Bende seni arayacaktım sınavdan sonra ki gün gidiyoruz.
– Süper, Berkant nerede?
– O okuldan ayrıldı, başka okula gidiyor, sınava hazırlanmak için.
– Anladım tamam görüşürüz.
– Görüşürüz tatlım.

Mete;

– Misafir? Zaten biz gitmiyor muyuz?

Ferhat;

– Bence o misafirler biz değiliz şekerim.

Ben;

– Aynen sizin için aramadım. Aklımda birkaç kişi var. Böyle yarrak delisi olmuş, sikilmeyi hak eden birileri.

Telefonumu ısrarla Özge arıyordu. Açmıyordum. En sonunda dayanamadım ve telefonu kapattım. Çok sarhoştum. Arkadaşlarım beni gece 5 gibi eve bıraktı. Kapı deliğini zor bulup açtım, girdim içeriye. Özge salonda oturmuş ağlıyordu. Beni görünce koşarak yanıma geldi, çocuklar uyuduğu için yüksek sesle konuşamıyor, arı gibi vızıldıyordu. Kolundan tutup ittirdim. Sendeleyerek yukarıya, yatak odamıza gittim. Arkamdan gelmiş hala konuşuyordu. Birkaç kıyafet aldım, üstümü değiştirip yan odaya gittim. Özge geliyordu, suratına kapıyı kapatıp kilitledim. Yatağa attım kendimi. Hiçbir şey düşünmeden gamsız bir şekilde uyku çektim.

Sabah olmuştu, telefonum çalıyor, arkadaşlarım arıyordu.

– Efendim?
– Kanka hadi gelmiyor musun?
– Yok kanka birkaç işim var gidin siz.
– Nereye gidelim oğlum kalalım o zaman bizde.
– Yok kardo gidin tek halletmem gereken işler var.

Elimi yüzümü yıkadım banyoda. Aynada kendime bakıyor, düşünüyordum. Bu kadar kısa mı sürecekti? Elbet Özge başka yarrak yiyecekti ama bu kadar erken mi? Ve benim haberim olmadan, benden gizli. Aynaya yumruk atmıştım, ayna parçalanmış, alçılı olan elim daha çok acımıştı. Elime baktığımda alçı içindeydi. Ne olduğunu o an hatırlayamadım. Sonradan aklıma geldi, ağaca yumruk atınca parmaklarımı kırmıştım. Neyse alçıda olduğu için kesilmedi en azından. Özge kapıda Kuzey! Kuzey! Diye bağırıyor, gelen ses sonrası beni merak ediyordu. Kapının kilidini açıp çıktım. Özge ağlamaya devam ediyor, konuşuyordu;

– Kuzey yalvarırım affet, lütfen affet. İstemeden oldu, bir anda gelişti, seni aldatmak aklımda bile yoktu Kuzey yalvarırım affet.

Merdivenlerden iniyordum hiç konuşmadan. Aşağıya indiğimde suratına bakarak gülüyordum;

– Asıl sen beni affet, her insan yanlış yapar. Anlayışlı davranıp sana vurmamam gerekirdi.
– Ne? Ama sen? Çok kızgın değil misin? Kuzey lütfen kimseye bir şey söyleme kimsenin yüzüne bakamam.
– Bu kadar gerizekalı olma Özge. Kime ne söyleyeceğim? Özge bana boynuz taktı mı diyeceğim?

Özge pişmanlık duygusuyla daha çok ağlıyordu.

– Özür dilerim lütfen affet.
– Gerçekten sorun değil, istersen gidip kendini siktirmeye devam edebilirsin ah pardon şuan seni sikecek durumda değildir o. Ne diyecektim ben sana. Haftaya sınavımdan sonra bir partiye gideceğiz. Kızlarda geliyor. Sende gel. Şu olanları unutalım ne dersin?
– Parti mi? Ne partisi?
– Sınavın bitişini kutlayacağız. Gelecek misin? Tek gideceğim yoksa.
– Peki gelirim.
– Ağlamayı kes, git üstüne başına bir şeyler al. Kendini topla görüşürüz.

Kapıyı arkasından kapatıp çıkmıştım. Arabam okulda kalmıştı. Bir taksi çağırdım. Cep telefonumu çıkarttım Aysel yengemi arıyordum;

– Oo kuzi bey aklına gelebildik mi? Diyerek açtı telefonu
– Kusura bakma yenge yoğunum biliyorsun evlilik telaşı vs.
– Daha sen evlenmeden unuttun beni…
– Bende o konuyu konuşmak için sana geliyorum. Müsait misin?
– Aslında değilim ama alıp götürürsen müsait olurum. Seks yapacaksak hazırlanayım ona göre…
– Yok şimdi yapmayacağız. Bir konu hakkında konuşacaktım seninle.
– Tamam canım gel bekliyorum.

Telefonu kapattım. Aklımda bin bir türlü planlar, fikirlerle gidiyordum Aysel’in yanına. Evlerine gitmiştim. Güllü nenemler çiftlikte hayvanlarla ilgileniyordu. Aysel yengem güllü neneye Cevat’ı bırakıp yanıma geldi;

– Yenge gel taksiye geçelim sakin bir yerde konuşalım.
– Tamam canım.

Taksiye bindik ağzımı bıçak açmıyordu. Bana türlü türlü sorular soruyor, iyi olup olmadığımı soruyordu. Ben konuşmuyor camdan dışarıya bakıyordum. Taksiciyi sakin bir yerde durdurdum. Kimin olduğu belli olmayan tarlaya girip oturduk çimlere. Taksici benzin almak için gitti, geri dönecekti.

Aysel yengem;
– Kuzum yoldan beri ağzını bıçak açmadı konuşacak mısın?
– Özge beni aldattı.
– Ne? Nasıl aldattı ne diyorsun sen kuzey?
– Baya aldattı. Ehliyete yazdırmış babam, direksiyon hocasına kendisini siktirirken yakaladım.
– Ciddi misin?
– Şakası mı var bunun?
– Yok ta ya yapmaz Özge
– Bende öyle biliyordum. Ama son günlerde seks yaparken, sürekli sert istemesi ve başkalarına versem ne yaparsın gibi cümlelerinden anlamıştım aslında. Er geç yapacaktı, bu kadar erken beklemiyordum.
– E sen ne yaptın peki? İyi mi şuan Özge?
– Çok iyi. Sana da o yüzden geldim. Yardımın lazım.
– Ne yardımı kuzum?
– Bir parti var, Özge’nin yarrağa doyacağı bir parti. Kötü bir şey değil, sadece amı götü baya dağılacak. Eğer gelmek istersen senide götürmek istiyorum. Hem hasret gideririz?
– Hım. Ama Özge de orada olacak?
– Merak etme sen onu söylemezsen kimseye o da seni söyleyemez. Her şey karşılıklı. Hem sende çok ateşli bir kadınsın. Uzun zamandır da seks yapmıyoruz. Acısını çıkartacağın bir ortama götüreceğim seni? Gelecek misin?
– Sen varsan gelirim tabi.
– Bensiz olur mu?
– Olmasın.

Boynuma sarılıp öptü, taksici korna çalıyordu. Beklemesi için işaret ettim.

– Parti haftaya sınavımdan bir gün sonra. Ona göre hazırlan.
– E evdekilere ne diyeceğim?
– Özgelere gideceğim sıkıldım de gel, çocukları anneme bırakırız. Ayarlarım ben onu.
– Tamam o zaman hadi kalkalım iş var evde daha.
– Hadi kalk.

Taksiye binip Aysel’i çiftliğe bıraktım. Taksiciye okulu tarif ettim. Arabamı almak için gidiyordum. Artık ne aşka, ne sevgiye, ne de saygıya inancım kalmıştı. Özge ikinci dersimi vermişti bana. Esma sultan haklıydı. “Herkesin istekleri, beklentileri vardır. Sen bu istekleri, beklentileri karşıyalacak olansın. Kim olursa olsun, herkes seksin zirvesine çıkmayı arzular, kimi cesaret edemez, kimi de o zirveden uçuruma yuvarlanır.” Çok haklıydı. Herkesin bu Zirveyi tatması, uçuruma atlayıp atlamayacağını kendisi belirlemeliydi.

Artık kadınlar benim için sadece bir seks objesinden öte bir şey değildi. İstediklerini verip mutlu edecek, günü mü gün edecektim. Kime siktirdiği, kimi sevdiği, kime duygular beslediği zerre sikimde değildi. Ben siker geçerim, ararsa yine sikerim, aramazsa arayıp sormam. Zaten şu olaylardan sonra iyice tiksindim kadınlardan. Am peşinde hiç koşmadım, koşmam da. Artık kafama koymuştum. Özge ile evlenmeyecek, ona unutulmaz bir seks deneyimi yaşatacak, canım istedikçe sikeceğim bir kadın olacaktı. Kim bilir belki de birisiyle evlenir. Gizli gizli kaçamaklar yapardık daha heyecanlı olur. Aysel’e gelince. O çiftlikte bir kaçamak yapmak lazım. Partiden önce bir açılış yapayım.

Bu düşüncelerle okula geldim. Ders bittiği için garajdan arabamı alıp çıkacaktım. Tam kapımı açtığımda arkamdan Cennet Hoca’nın sesi geliyordu;

– Kuzey! Kuzey bekle bir dakika…

24. BÖLÜM SONU…

DEVAM EDECEK…

LÜTFEN DEĞERLİ YORUMLARINIZI ESİRGEMEYİNİZ!…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32