Karantinanın Hayatıma Getirdikleri

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32

Athletic

Karantinanın Hayatıma Getirdikleri
Ben Süleyman… 28 yaşında, uluslararası bir şirkette orta düzey bir çalışanım. Her ne kadar şirket şartlarında orta düzey sayılsam da, genele baktığımızda durumum iyi denebilir. Her şeyden önce, euro ile maaş alıyorum. İstanbul gibi bir yerde daha bu yaşta ev sahibi oldum. Altı ay önce de ailemden ayrılıp kendi evime taşındım. O zamandan beri tek başıma yaşıyordum.

Bir de kardeşim var, Züleyha… 24 yaşında, sarışın, beyaz tenli… Dinine bağlı, kapalı bir kız. Liseden sonra okumak istemedi. Bir eczanede çırak olarak işe başladı. Şu anda o eczanenin baş kalfası durumunda…

Aslında olay daha çok yeni, iki gün önce yaşandı… Ama ben hikayeyi size en başından anlatmak istiyorum.

Dediğim gibi, altı ay önce tek başıma yaşamaya başlamıştım. Daha yalnız yaşamaya bile tam olarak alışamadan, korona krizi patlak verdi. İlk başlarda çok ciddiye almamıştık. Ama koronadan ilk ölüm gerçekleştiğinde, korkmaya başladım. İlk ölen kişinin bir eczacı olduğu konuşuluyordu. Züleyha’yı arayıp bu durumu sordum. Bana “Evet abi, buraya çok yakın bi eczane… Çok yaşlıydı eczacısı ama” dedi.

İlk kez bu hastalığı ciddiye almıştım ve ailem için korkmuştum. Annem ve babam 50 yaşını aşmış ve her ikisi de tansiyon hastası insanlar. Züleyha’nın her gün o eve girip çıkması, onlara hastalık taşıma ihtimali beni çok korkutmuştu. Züleyha’yı tekrar aradım.

“Canım sen benim eve mi taşınsan?” dedim açar açmaz.
“Bilmem ki abi, gerek var mı böyle bişeye?”
“Ya sen günde 200 hastayla muhattap oluyosun. Sonra da akşam eve gidiyosun. Anneme babama bulaştırırsan sıkıntı olur.”
“Böyle söyleyince haklı gibisin de… Bilmem ki… Annemlere de bi soralım.”
“Annemlere sormaya gerek yok, onlara sorsak gerek yok diyecekler. Sen emirvaki yap, ben abime taşınıyorum de çantanı yap. Gelip alayım seni.”
“Öyle diyosan…”

Tahmin ettiğim gibi, annemle babam çok karşı çıkmışlardı. Ama ben bir yandan, Züleyha diğer yandan işin tehlikelerini anlattık ve Züleyha’yı alıp benim eve götürdüm. Başlarda bir iki hafta diye düşünmüştük. Ancak iş uzadıkça uzadı… Hala da birlikte yaşıyoruz…

Her neyse… Züleyha eve taşındığımda bir kez annemle babamla birlikte gelmişti. Sonrasında evimi hiç görmemişti. Eve geldiğinde ona kısaca evi tanıttım. Ona kendi yatak odamı verdim ve ben salonda yattım. Eşyalarını yerleştirdikten sonra su içmek için buzdolabına yöneldi. Dolabı açınca içerdeki biraları gördü. Yanıma çok garip bir yüz haliyle geldi.

“Abi”
“Efendim Züleyha?”
“Abi dolapta bira var”
“Evet abicim?”
“Abi sen içki mi içiyosun?”

Televizyondan gözlerimi ayırdım ve onun gözlerine baktım.

“Evet Züleyha, içiyorum. Büyütülecek bi mevzu değil. Annemin babamın duymasına da gerek yok. Anlaştık mı?”
“Ya yok abi, söylemem tabi de… Abi günah değil mi ya? Nası yaparsın?”
“Züleyha bak bu konuyu ilk ve son kez konuşalım sonra da olmamış gibi hayatımıza devam edelim. Tamam mı abicim? Ben bunca yıl babamın baskısından dolayı namaz kıldım, oruç tuttum falan… Ama ben öyle birisi değilim. Ben böyle birisiyim. Tamam mı?”

Bunu söyler söylemez kalktım ve buzdolabına yöneldim. Dolaptan bir bira çıkardım ve yerime dönüp oturdum. Züleyha’nın şaşkın bakışları arasında birayı tepeme diktim. Büyük bir yudum aldıktan sonra tekrar ona döndüm.

“Bu evdeyken sen de içinden geldiği gibi davranabilirsin canım.”
“O ne demek abi?”
“Yani demek istiyorum ki, annem yok, babam yok… Kafana göre takıl… Namaz kılmak istiyorsan kıble şu taraf, içki içmek istiyorsan dolap şurda. Kapiş?”

Züleyha çok gergin bir şekilde beni izliyordu. Bense bunun normal bir durum olduğunu göstermek istercesine rahat tavırlarla televizyon izlemeye devam ediyordum. Züleyha tek kelime etmiyordu. Bir sigara yaktım.

“Mesela” dedim… “Annem ve babam sigara içtiğini duysalar keserler seni dimi?”
“Hiiii” dedi aniden. Gözleri faltaşı gibi açılmıştı.
“Benim yanımda rahat takıl, onu diyorum.”
“Abi ne sigarası?”
“Yeme beni Züleyha…”
“Abi valla…”
“Kızım yalan yere yemin etme bari. Biliyorum diyorum işte… Rahatına bak…”

Gerçekten sigara içtiğini biliyordum. Bir dönem onun çalıştığı eczanedeki kalfalardan biriyle çıkmıştım ve ondan öğrenmiştim. Ama Züleyha o kızla çıktığımı bilmiyordu. Dolayısıyla şaşkınlıktan ne yapacağını bilemiyordu. Bu arada aklınıza hemen kötü kötü şeyler gelmesin. Amacım gerçekten Züleyha’nın hayatında bir kez olsun rahat davranmasını, yaptığı şeyleri korkarak değil keyif alarak yapmasını sağlamaktı.

Kardeşim kapandığında daha 14 yaşındaydı. O zamanlar kendi kararını verdiği için herkes tebrik ediyordu Züleyha’yı. Ama ben 14 yaşındaki bir çocuğun kendi kararını veremeyeceğini, birilerinin, bir şeylerin etkisinde kalabileceğinin farkındaydım. İçten içe hep üzülüyordum ona… Hayatında ilk kez, onu yargılamayacak, onu her haliyle kabul edecek birinin varlığını hissetsin istedim… Mevzu bundan ibaret…

Her neyse, Züleyha başlarda renk vermemeye çalıştı. En sonunda ona dönüp gülerek konuştum.

“Ha sen şimdi sigara içmediğini mi iddia ediyosun?”
“Ne sigarası abi ya…”
“Tamam o zaman, getir çantanı dök şu masaya. İçinden sigara çıkmazsa ne istersen yapıcam.”
“Abi olur mu öyle şey?”
“Nooldu? Yemedi mi?”
“Off tamam yaaa…”

En sonunda pes etmişti. Paketimi ona doğru uzatıp “Yak hadi bi tane” dedim. Çekingen davranıyordu. Pakete bakıyor, ama hamle yapmıyordu. Sonra koltuğumda ona doğru dönüp ciddi bir ses tonuyla konuştum.

“Kızım sen hiç televizyon izleyerek sigara içtin mi? Ya da bi koltukta oturarak? Yatarak sigara içtin mi mesela hiç? Bunun keyfini biliyor musun?”

Züleyha cevap vermedi. Üstelemeye devam ettim.

“Evde mümkün değil zaten… Eczanede Selim Abi görmesin, babama söyler… Yolda içemezsin annem pazara çıkar falan karşılaşırsınız. Napıyosun? Ara sokaklara saklanıp hızlı hızlı üç dört fırt çekip sonra kendini parfüme mi boğuyosun? Yak lan işte, uzat ayaklarını sehpaya. Keyfini çıkara çıkara iç…”

Züleyha ürkek bir şekilde elini uzattı. Paketten bir sigara çıkardı ve sehpanın üzerinde duran çakmağa eğildi. Eğildiğinde çok kısa bir süre gömleğinin önü gevşedi ve süt beyaz göğüslerini gördüm. Hemen bakışlarımı başka yöne çevirdim.

Züleyha sigarasını yaktı ve korka korka içmeye başladı. Ben tekrar televizyona döndüm ve ayaklarımı kanepeye uzatarak keyifle tüttürmeye başladım. Züleyha da birkaç dakika sonra gerginliğini atmış sigarasını tüttürmeye başlamıştı. Yüzünden mutlu olduğunu anlıyordum. Kardeşimi mutlu görmek, beni de mutlu etmişti…

Günler hızla geçti, bizim 15 gün diye planladığımız karantina süreci uzadıkça uzadı. Bu süreçte Züleyha artık benim yanımda rahat takılmaya, istediği gibi sigara içmeye falan başlamıştı. Hatta bir iki hafta sonra evde başını örtmemeye başladı. Ben kardeşimi 14 yaşından beri hiç başı açık görmemiştim. Evde bile kapalı gezerdi. Ancak ilk defa, saçları açık bir şekilde evde dolaşmaya başlamıştı.

Küçükken onu çok beğenirdim. Hatta ergenlik yıllarımda, ensesti ilk kez keşfettiğimde ona alıcı gözle bakmışlığım bile vardı. Ancak çok kısa süre içinde tesettüre girince, benim için imkansız bir hayale dönüştüğü için onu hayallerimin dışında tuttum hep. Ailemi hep fantezilerimin dışında tuttum.

Onu ilk kez saçı açık gördüğümde bir an şaşkınlık ve hayranlık arası bir bakışla bakakaldım. Bana bakıp gülümsedi.

“Abi kusura bakma ya, hava çok sıcak olunca…”
“Yok kızım ne kusuru ya, sevindim hatta. İçinden geldiği gibi davrandığın için…”
“Ya sen beni böyle alıştırıyosun da eve dönünce ne yapıcam ben?”

Gülüştük… Züleyha zaman içinde içinden geldiği gibi davranmaya devam etti. Ben ise kardeşimin nasıl bir zindanda, nasıl baskı altında yaşadığını farkedip üzüldüm. Mesaiye kaldığım bir akşam eve döndüğümde, kardeşimi mutfakta yemek hazırlarken buldum. Duştan yeni çıkmıştı, saçlarına bir havlu sarmıştı. Üzerinde kısa bir şort ve üzerinde beyaz bir tişört vardı. İçine sütyen giymemişti. Göğüs uçları belli oluyordu. Neredeyse 10 yıldır saçlarını bile görmediğim kardeşim, şort ve tişörtle duruyordu karşımda.

Beni görünce panikledi.

“Ayy abi kusura bakma, daha gelmezsin sandım.”
“Kızım ne kusuru? İçinden geldiği gibi davran demedik mi bu evde?”
“Tamam da abi…”
“Ne tamam da abi? Ben yokken böyle dolaştığına göre içinden böyle dolaşmak geliyo. Rahatına bak…”
“Abi utanırım olur mu öyle şey?”
“Benden mi utanırsın ya? Rahatına bak kızım”

Geçip masaya oturdum. Gözlerimle kardeşimi baştan aşağı süzdüm. Ne kadar da güzel bir kızdı… İncecik beli, bembeyaz teni, sapsarı saçları… Göğüslerinin küçük olduğunu ilk o zaman farkettim. Uçları dimdik, beyaz tişörtünün içinden belli oluyordu. Züleyha aniden içinde sütyen olmadığını farketti ve hızla mutfaktan çıktı. Geri döndüğünde içine sütyen giymiş, ama şort-tişört olayını bozmamıştı.

İçten içe seviniyordum, kardeşim kendisi gibi davranıyordu. Ama öte yandan, kardeşimden çok etkilenmiştim ve sikim kalkmıştı. Bu durumdan ise biraz utanıyordum. O akşam yemekten sonra dolaptan bir bira aldım ve televizyonun karşısına geçtim. Züleyha da karşıma oturdu ve birer sigara yaktık. Muhabbete başladık.

“Nası gidiyo?”
“İyi abi, nasıl olsun…”
“Bu korona muhabbeti daha uzayacak gibi duruyor.”
“Aynen abi, millet saldı. Herkes sokaklarda… Eczaneyi bi görsen var ya ana baba günü… Kimsenin umrunda değil…”
“Sen kendine dikkat et abicim, kendine bulaştırma da… Gerisine de katlanıcaz, yapacak bişey yok…”
“Aynen abi çok dikkatli davranıyorum. Astronot gibi giyiniyoruz zaten eczanede. Akşama kadar eldivenden maskeden oyun hamuru gibi oluyoruz vıcık vıcık…”

Bu söylediğine kahkaha atmıştım. Züleyha aynı zamanda çok espritüel bir kızdı. Yani üniversite okusa, üniversitenin en havalı, en popüler kızı olurdu. Twitter kullansa kesin fenomen olurdu… Her türlü avantajlı bir kızdı ama işte aile… Ailemiz…

Her neyse… Konuşmaya devam ettik.

“Ya bişey dicem, yeni tarzın çok yakışmış ha. Sen açılsan mı kız?”
“Off abi yaa… Utandırmasana insanı…”
“Kızım ne utanıyosun? Fıstık gibi kızsın, zevklisin… Giydiğini yakıştırıyosun… Kafa kızsın… Valla ziyan oldun o örtünün altında…”
“Ay, günaha sokucan sen beni… Ben bi çay koyayım…”

Kalkıp mutfağa doğru giderken arkadan onu izledim. O kısacık şortun içinde bembeyaz bacaklar, o muhteşem kalça bir sağa bir sola kıvrılıyor… canlı bahis Sikim yeniden hareketlenmeye başladı. Hemen televizyona dönüp dikkatimi dağıttım. Ardından ona “Bana bi bira daha getirir misin?” diye seslendim.

Bir elinde çay bardağı, diğer elinde bira şişesi olduğu halde salona geldi. Kendi çay bardağını kendi sehpasının üzerine koyarken eğildi ve bir kez daha göğüslerine odaklandım. Bembeyazlardı… Ardından annemin taklidini yaparak “Başımıza alkolik oldu her gece her gece…” diye söylendi. Ben bunun üzerine yattığım yerde kahkaha attım. O da gülerek biramın kapağını açtı. Ancak gelirken biraz sallanmış olacak ki, kapağı açmasıyla bira köpürdü ve eline bulaştı.

“Ayyyy!” diyerek hemen altına bir peçete tuttu ve refleks olarak elini yaladı. Ben kahkahalarla gülerek yerimde doğruldum ve şişeyi elinden kaptığım gibi köpükleri yutmak için ağzıma dayadım. Züleyha ise az önce birayı yaladığını farketmiş şaşkınlıkla olduğu yerde kalakalmıştı.

“Ay ne yaptım ben ya?”
“Beğendin mi bari tadını?” Ben hala gülüyordum.
“Abi saçmalama ne beğenicem ya, günaha girdim senin yüzünden.”
“Ne benim yüzümden ya… Düzgün getirseydin.”
“Of abi yaa…”

Koşarak banyoya girdi ve elini yıkadı. Geri dönüp koltuğa oturdu ve çayını içmeye başladı.

“İçmek istiyosan içebilirsin, öyle numaralara gerek yok” dedim gülerek.
“Ne numarası ya?”
“Kızım öyle eline döküp elinden yalamak falan… Gerek yok yani, içebilirsin” dedim.
“İçecek olsam senden mi çekincem be?” dedi işveli bir tavırla…
“O ne demek lan? Abinim ben senin. Tabi ki çekinceksin” dedim.

Uzanıp son derece işveli tavırlarla sehpadan bir sigara aldı ve ağzına götürüp yaktı.

“Valla sen dedin rahat ol diye şekerim. Kusura bakma, içecek olursam içerim. Senden de çekinmem.” dedi. Dumanını bana doğru üfledi. Zaten geldiğimden beri tahrik oluyordum, onun bu tavırları beni iyice şirazeden çıkardı. Yerimden kalktım, tuvalete doğru hareketlendim. “Hele bi iç bakayım, ben sana ne yapıyorum” dedim şakayla. Önünden geçerken sikime baktığını farkettim. Eğilip baktığımda, sikimin şortun üzerinden belli olduğunu gördüm. Züleyha sikimin kalktığını görmüştü…

Tuvalete girip mastürbasyona başladım. İstemsizce Züleyha’nın göğüslerini düşünüyordum. Başka şeyler düşünmeye çalışsam da gözümün önüne sürekli sehpaya eğildiğinde tişörtünün öne doğru dökülmesi ve aradan görünen iki süt beyazı, minik göğüs geliyordu. En sonunda onların üzerine boşaldığımı hayal ederek boşaldım. Temizlenip çıktım tuvaletten. Kendimi çok suçlu hissediyordum. Döndüğümde, az önceki eğlenceli halimden eser yoktu. Züleyha da bunu farketmişti.

“Abi iyi misin? Bişey mi oldu?”
“İyiyim abicim, sıkıntı yok.”
“Bişey olmuş ama az önce gülüyodun şimdi yüzünden düşen bin parça…”
“Yok bişeyim Züleyha, bira çarptı heralde…”

O günü kazasız belasız atlattık. Günler hızla geçmeye devam etti. Bir Cuma günü eve geldiğimde, Züleyha’yı perişan halde buldum. Salonun ortasında bir sağa bir sola hızla yürüyor, gözleri dolu dolu, dokunsan ağlayacak… “Ne oldu sana böyle? Birisi bişey mi yaptı?” dedim telaşla. İlk aklıma gelen şey bu olmuştu. Ama durum sandığım gibi değilmiş… Eczanedeki çalışanlardan birinin testi pozitif çıkmış. Bütün eczaneye test yapmışlar, sonucu bekliyorlarmış. Ancak sonuç sonraki gün çıkacakmış.

Onu sakinleştirmeye çalıştım. Ama bu imkansızdı. Asla sakinleşemiyordu. “Ya bende de pozitif çıkarsa, ya sana da bulaştırırsam” deyip duruyordu. En sonunda biraz olsun sakinleştirdim. Bir şeyler yemeye çalıştık, ama Züleyha’nın boğazından iki lokma geçirene kadar akla karayı seçtim. En sonunda “Bu böyle olmaz” dedim ve oturduğum yerden kalktım. Gidip Züleyha’yı kucağıma aldım ve doğruca yatak odasına götürdüm. Yatağa bıraktım ve üzerini örttüm. “Uyumaya çalış” dedim. Ardından mutfağa gidip bir bardak viski doldurdum. Tekrar yatak odasına döndüm. Bardağı ona uzattım.

“Bu ne?” dedi.
“Gevşemene yardımcı olacak.” dedim.
“İçki mi içireceksin bana?”
“Tedavi amaçlı kızım, günah yazmaz merak etme”

Burnunu uzatıp kokladı. Yüzüme baktı sorgulayan gözlerle. Gülümseyerek onu cesaretlendirdim. “Biraz içini yakar ama aldırma, tek nefeste dik” dedim. Öyle yaptı. Ardından yüzünü ekşitti ve bardağı bana uzattı.

“Bu ne böyle ya, mahvoldum…” diyerek eliyle ağzını yellemeye çalıştı. Kendime hakim olamayarak kahkaha atmaya başladım.
“Ya ne gülüyosun ya? Off içim yanıyo… Bu nası gevşetecek beni?”
“Beş dakika sonra görürsün” dedim.

Gerçekten de beş dakika sonra salak salak sırıtmaya başlamıştı. O gergin kız gitmiş, yerine bildiğin sarhoş gelmişti. Yatağının kenarına oturdum ve onunla sarhoş muhabbeti yaptım, salak salak konulardan konuştuk. Koronayı falan unutmuştu. Zaten sızması da çok sürmedi. O sızdıktan sonra eğilip alnından öptüm. Üzerini örttüm. Tam çıkacakken, kardeşimi kapandığından beri hiç ama hiç öpmediğimi farkettim. Uzanıp bir kez daha öptüm alnından. Sonra çıkıp salona geçtim.

Ertesi gün sokağa çıkma yasağı vardı. Bütün gün evde olacaktık. Sabah uyandığımda Züleyha hala uyanmamıştı. Kalkıp tuvalete gittim, ardından mutfağa geçtim ve kahvaltı hazırlamaya başladım. Züleyha da seslere uyandı ve mutfağa geldi.

“Günaydın abi.”
“Günaydın canım. Nasılsın?”
“Başım çatlıyo ya…”
“Ulan bi bardak viskiydi hepi topu. Sanırsın sabaha kadar bi büyük devirmiş…”
“Ya napıyım ama ağrıyo işte…”

Telefonu çaldı, heyecanla odaya koştu. Telefonu açıp konuşarak geri mutfağa döndü. Ben de heyecanla onu izlemeye başladım. “Hııı…Hııı… Anladım abi… Hıı…” deyip duruyordu. En sonunda gözleri doldu ve yukarı bakarak “Allahım sana şükürler olsun” dedi. Telefonu kapattı ve masaya koydu. Sonra bana doğru koşarak geldi ve “Şükürler olsun” diyerek boynuma atladı.

Kollarım iki yana açıktı ve Züleyha kucağıma zıplayıp boynuma sarılmıştı. Tek elimle ona sarıldım, diğer elimde bıçak vardı ve o elimi uzak tutmaya çalışıyordum. Züleyha bacaklarını da belime dolamış hıçkırarak ağlıyordu. Bense onun kokusunu içime çekmekle meşguldüm.

“Negatif çıkmış abi hepimizinki… Allahım şükürler olsun negatifmiş” diyerek ağlıyordu. Bense aldığım koku, kardeşimle ilk kez bu kadar yakın temasta bulunuyor olmamız falan… İstemeden erekte olmuştum ve onu kendimden uzaklaştırmam gerekiyordu. Ama aldığım koku buna engel oluyordu. Züleyha kucağımdan inerken sikime takıldı. Evet, resmen takıldı… Baya vajinası sikimi çekiştirdi ve acıyla yüzümü buruşturdum. Züleyha başta anlamamıştı. Sonra durumu farkedince “Ayy abi özür dilerim” dedi ve utanç içinde odasına koştu. Aşağı baktığımda, şortumun önündeki çadırı görüp ben de utandım.

Utançtan dolayı hemen inmişti. Ben de Züleyha’nın peşinden gidip ondan özür dilemeye çalıştım. Odaya girdiğimde utanç içinde yatakta oturuyordu.

“Züleyha, kusura bakma abicim, istemeden oldu.”
“Asıl sen kusura bakma abi, heyecanla öyle atladım kucağına…”
“Ya yanlış anlama nolur, ben uzun zamandır… Şey işte… Sen geldiğinden beri… Şey olmadı…”
“Abi anlıyorum, gerçekten… Özür dilerim, o kadar rahat olmamam lazımdı. Ama işte haberi alınca…”

Gidip yanına oturdum. Bir süre konuşmadık… Özür dilemeye çalışırken sıçıp sıvamıştım galiba. Sonra aniden bana doğru döndü, kaşlarını çattı.

“Abi ben senin yanında hiç olmadığım kadar rahat davranıyorum. Yani, az önce de içimden sana sarılmak geldi, sarıldım… Bunu da sen sağladın tabi…”
“Eee?”
“Sen benim yanımda rahat değil misin?”
“O ne demek?”
“Yani ben geldiğimden beri dedin ya… Yani ben olduğum için mi rahat davranamadın?”
“Saçmalama lan, o kadar da değil…”
“Ama ben seni zor durumda bırakmışım.”
“Kızım saçmalama dedim… İnsanlık hali işte…”
“Abi bak gerçekten, istediğin zaman bana açıkça söyleyebilirsin, çıkarım evden. Sen çağırdığında geri gelirim. Yani ben varım diye rahatını bozmanı istemiyorum.”
“Abarttın ama sen iyice” dedim ve dönüp onu gıdıklamaya başladım. Konuyu dağıtmam gerektiğini düşünüyordum ve aklıma ilk gelen şey onu gıdıklamak oldu. Yatakta olduğumuzu, kardeşimin ne kadar güzel olduğunu falan unuttum ve onu gıdıklamaya başladım. Yatağa sırt üstü devrildi ve beni engellemeye çalıştı. Ama ben kahkahalar atarak onu gıdıklamaya devam ediyordum. Elim göğsüne, bacaklarına temas ediyordu. Ama asla durmuyordum.

Kısa bir süre içinde, yeniden erekte olmaya başladım. Hemen kendime hakim olmaya çalıştım ve onun yanına kendimi sırt üstü yatağa bıraktım. Züleyha da gülmekten yaşarmış gözleriyle doğrulup bana baktı. Onu omzundan tutup kendime çektim, göğsüme yatırdım.

“Negatif çıkmana çok sevindim abicim” dedim ve alnından öptüm. O şekilde bir süre uzandık. Saçlarının kokusu bile etkilenmeme sebep oluyordu. Şortumun üzerinden sikimin kabarıklığı iyiden iyiye belli oluyordu. Ama pozisyon icabı düzeltecek durumda değildim. Züleyha görüyor mu görmüyor mu, ondan da emin değildim. Ama kalkamıyordum da… O büyülü anı bozmak istemiyordum.

“Beni hiç öpmemiştin” dedi Züleyha.
“Efendim?”
“Beni hiç öpmemiştin diyorum…”

Bir kez daha suskunluğa gömüldük. Uzanıp bir kez daha alnından öptüm.

“Napalım kızım, bizi böyle yetiştirdiler işte. Kardeşimizi öpmek ayıpmış gibi… Halbuki canımsın sen benim…”

Kalkıp duygusal bir şekilde gözlerime baktı. Uzanıp yanağımdan öptü ve boynuma sarıldı.

“Canım abim benim, seni çok seviyorum” dedi.
“Ben de seni seviyorum canım benim” dedim. Bir kez daha öptüm alnından.

Ardından kalkıp birlikte kahvaltı yaptık. O günü de kazasız belasız atlattık… Ama kaza bağıra bağıra geliyorum diyordu… Bayram tatilinde dananın kuyruğu koptu…

Annemle babamın bütün ısrarlarına rağmen bayramda da görüşmemeye kesin karar verdik. En sonunda Züleyha, yaşadığı o korona şüphesini de anlatmak zorunda kaldı ve testlerin negatif çıktığını, ama yine de onları riske atmak istemediğimizi söyledik. Zor da olsa ikna ettikten sonra 4 günlük stoğumuzu yaptık ve kendimizi eve kitledik.

Arife günü pek kayda değer bir şey olmadı. Bayram sabahı kalkıp birlikte kahvaltımızı yaptık. Züleyha şakayla elimi öptü, ben ona harçlık verdim falan, böyle şakalar komiklikler… Annemleri arayıp bayramlaştık bütün gün telefonda halaydı, dayıydı, enişteydi falan filan… Akşam oldu ve TV karşısına geçtik.

Züleyha mutfaktan elinde iki şişe birayla geldi. Şaşkınlıkla ona bakıyordum. Birini bana uzattı, sonra geçip karşıma oturdu ve bacak bacak bahis siteleri üstüne attı. Ona şaşkın bir şekilde bakmaya devam ediyordum.

“Ne var ya, sen geçen içirdin bana zaten…”
“Yok ya iç tabi kızım, şaşırdım sadece…”
“Of günaha girdik zaten bi kere… Battı balık yan gider” dedi ve birasından bir yudum aldı. “Ay bunun tadı kötüymüş ya” dedi sonra. Yüzünü ekşitti.
“Limon sık içine limon…”
“Aa güzel fikir bak. Tadı güzel olur sanki öyle.”
“Güzel oluyo aynen.”

O gece Züleyha’yla oturduk havadan sudan muhabbet ettik, bira içtik… Züleyha gevşedi, iyice sarhoş muhabbetine bağladı. Bir duygusallaşıyor, bir dünyanın en eğlenceli insanı oluyordu. Sonra o duygusal anlardan birinde yanıma geldi ve beni yanağımdan öptü.

“Biz nası yetiştik böyle abi ya… Abimi öpmekten utanmışım yıllarca…”
“Onların da doğrusu o işte abicim… Yapacak bişey yok…”
“Senin için hava hoş tabi… Yapacak bişey yok…”
“O ne demek?”
“Sen kurtardın kendini… Baksana mis gibi evin var, istediğini içiyosun, istediğin gibi giyiniyosun…”

Züleyha haklıydı, bu korona süreci bittiğinde yeniden o zindana dönecekti.

“İstediğinle sevgili oluyosun…”

Bunu alkolün etkisiyle söyleyip hemen susmuştu. Birasından bir yudum daha aldı. Bir sigara yaktım ve koltukta geriye yaslandım. Onu da kendime çekip göğsüme bastırdım. Sigaramdan derin bir nefes çektim.

“Sen kimle sevgili olmak isteyip de olamadın bakiyim?”
“Abi özür dilerim ya…”
“Kızmadım canım benim… Sen de insansın, senin de duyguların var. Gayet tabi hoşlanabilirsin birilerinden, aşık olabilirsin…”
“Ya sen nası bi adamsın ya? Sen nası muhteşem bi abisin?”

Bir kez daha başını kaldırıp yanaklarımdan öptü. Arada iltifatlar ederek öpmeye devam ediyordu, boynumdan, yanaklarımdan, alnımdan öpüyordu beni. Çıldırmak üzereydim. Başımı biraz geri çekip ona doğru baktım.

“Seni seviyorum, canım abim benim” dedi.
“Ben de seni seviyorum, canım kardeşim” dedim. Uzanıp yanağından öptüm. Uzun uzun öptüm ama… Sonra elimdeki sigarayı elimden çekti ve ağzına götürdü. Derin bir nefes çekip tekrar bana uzattı.
“Ee, anlat bakalım. Kimle sevgili olmak istedin de olamadın?”
“Ya lisede oldu bişeyler işte…”
“Nası şeyler?”
“Abiye anlatılmıycak şeyler…”
“Ama ben öyle bi abi miyim?”

Tekrar boynumdan uzaklaşıp gözlerimin içine baktı. “Sen muhteşem bi abisin!” dedi ve bir kez daha yanaklarımdan öptü. Bu kez dudağıma çok yakın bir yerden öpmüştü.
“E anlat o zaman” dedim.
“Ama muhteşem abilere de anlatılmaz” dedi gülerek. İyiden iyiye sarhoş olmuştu.
“O zaman şöyle yapalım… Abin Süleyman gitsin, arkadaşın Süleyman gelsin. Arkadaşına anlat, olur mu?”
“Hmmm… Arkadaşa anlatılır aslında.”
“Tamam o zaman abi gitti…”
“Arkadaşım mısın sen şimdi?”
“Evet…”
“Abi değilsin yani. Süleymansın…”
“Evet, Süleymanım…”
“Sülooooo”

Kahkahalar atarak konuşmaya devam ediyorduk.

“Ya işte lisede bir çocuktan hoşlanmıştım. O da benden hoşlanıyordu. Ama işte günah diye sevgili olamadım.”
“Lan bu muydu?”
“Buydu işte, ne olacaktı ya?”
“Ne bileyim, böyle kavuşamayan aşıklar, unutulmaz bir aşk hikayesi falan…”
“Of abi yaa… Nerde bizde öyle hikaye? O evde…”
“Canım kardeşim benim, hala çok gençsin. Aşık olacaksın, seveceksin, sevileceksin… Merak etme…”
“Nereye aşık olucam abi? Biri gelicek görücü, annem babam beğenecekler, diyecekler ki bu senin kocan olacak.”
“Orda bi duracaklar. Senin burda kapı gibi abin var. Seni istemediğin biriyle evlendirecek değiliz heralde…”

Bir kez daha boynumdan kalkıp gözlerimin içine baktı. Gözleri dolu dolu, sevgiyle bakıyordu gözlerimin içine.
“Ya abi yaa…” dedi duygusal bir şekilde. Uzanıp onu dudağına çok yakın bir yerden öptüm. Boynuma sarılıp ağlamaya başladı. “Sen muhteşem birisisin abi, çok seviyorum seni…” diye boynumda hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Bir yandan da boynumu öpüyordu. Bu öpücüklerden çok etkilenmiştim. Zaten ufak ufak hareketlenmeye başlayan sikim, bu hareketlerin de etkisiyle iyiden iyiye erekte olmaya başladı. Olası bir kazanın önüne geçmek için kalkıp tuvalete gittim. Kısa bir mastürbasyonun ardından yine Züleyha’nın o süt beyaz göğüslerine boşaldığımı hayal ederek boşaldım.

Salona döndüğümde kanepede yatmış vaziyette televizyon izlediğini gördüm. Gidip yanına oturdum. Ben gidince tekrar kalktı ve boynuma sarıldı.

“Çok üzülüyorum bazen” dedi.
“Neden?”
“Korkuyorum hatta… Evlendiğimde… Yani hiç tanımadığım bir adam… Evlenene kadar el ele bile tutuşmayacağız muhtemelen. Sonra…”
“Sonra ne?”
“Ya ben düğünde nasıl dans ediceğimi bile bilmiyorum… Düşünsene, evlenene kadar hiç dans etmemiş olacağım.”
“Hop! Abin ne güne duruyor burda?”

Aniden ayağa kalktım ve onu da elinden tutup kaldırdım. Dans etmeye başladık. Ama Züleyha kahkahalarla gülüyordu. Ben de onun bu haline gülüyordum. Şakayla karışık ona dans etmeyi öğretiyordum. O ise sarhoşlukla kendini bana yaslamış, bana ayak uydurmaya çalışıyordu.

Bir süre sonra gülüşmeler kesildi ve birbirimize sarılıp sallana sallana salonun ortasında dönmeye başladık. Arada boynumu öpüyor ve “Seni çok seviyorum abi” diyordu. Ben daha fazla dayanamadım ve yeniden erekte olmaya başladım. Kendime hakim olamıyordum. Züleyha boynumdan öptükçe o sıcacık nefesi beni bulutların üstüne çıkarıyordu adeta.

En sonunda sessizliği bozdum ve “Bak, dans etmek o kadar da kafaya takılacak bir şey değilmiş dimi abicim?” dedim.
“Evet, değilmiş… Ama dansla bitmiyor ki” dedi.
“Başka ne var?” dedim.

Başını boynumdan kaldırdı ve gözlerimin içine baktı. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu.
“Ben hiç kimseyle öpüşmedim mesela” dedi.

Adeta donmuştuk. Kaç saniye o şekilde hareketsiz durduk bilmiyorum. Birbirimizin gözlerinin içine baktık, uzun uzun baktık… Nefeslerimiz birbirine karışıyordu. Başımızı biraz öne uzatsak, dudaklarımız yapışacaktı birbirine. Ama öylece bekliyorduk. Sonra bir an, Züleyha başını utanç içinde çevirdi, şu an hayatının en romantik anlarını yaşıyordu ve bunu abisiyle yaşadığını farketmişti. Başını sağa sola çevirdi ve elimden kurtulmaya çalıştı. Onu sertçe kendime çektim, vücutlarımız birbirine yaslandı. Erekte olan sikim, göbeğinin altına doğru baskı yapmıştı. Tekrar yüzü bana döndü. Gözlerimin içine bakıyordu.

“Onda da korkulacak bir şey yok” dedim fısıltıyla. “Tıpkı boynumdan öptüğün gibi… Tek farkı… Dudaklarımdan…” Daha fazla dayanamazdım. Uzanıp dudaklarımla dudaklarına dokundum. Elektrik çarpılmış gibi irkildi, gözleri büyüdü. Gözlerimin içine bakıyordu. Bir kez daha uzandım, gülümseyerek… Dudaklarına değdim tekrar. Karşılık vermedi, bekledi…

En sonunda alt dudağını iki dudağımın arasına alıp emmeye başladığımda, bana acemi hareketlerle karşılık vermeye başladı. 10 yıldır saçlarını bile görmediğim öz kardeşimle, salonun ortasında ayakta birbirimize sarılmış, deliler gibi öpüşüyorduk. Onu kanepeye çektim ve oturarak öpüşmeye devam ettik. Hiç konuşmadan dakikalarca öpüştük.

Kaç dakika, belki de kaç saat öpüştüğümüzü hala bilmiyorum. Dudaklarımız yanmaya, morarmaya başlamıştı. Hiç konuşmadan öpüşmeye devam ediyorduk. Dakikalar geçtikçe, Züleyha benden öğrendiklerini uygulamaya başladı. Dilini kullanıyordu artık. Daha cesur hareketler sergiliyordu. Beni ensemden tutup kendine çekiyor, daha iştahlı öpüşüyordu benimle.

Çok çok uzun bir süre oturarak öpüştükten sonra onu kanepede sırtüstü yatırdım ve üzerine yattım. Şimdi sikim tam olarak vajinasının üzerindeydi. Öpüşmeye devam ediyorduk. Belimi ileri doğru ittirip sikimle vajinasına baskı yaptığımda ağzından istemsiz bir inilti kopuverdi. Gözleri kaydı… Sonra gözlerini açıp gözlerime baktı…

“Abi…” dedi fısıltıyla.
“Züleyha” dedim, aynı şekilde… Fısıltıyla…
“Abim…”
“Züleyham…”
“Abi napıyoruz biz?”
“Öp beni Züleyha… Seviş benimle…”

Züleyha’nın pişmanlık yaşamasına izin vermemeliydim. Sikimle bir kez daha vajinasına baskı uyguladığımda aldığı zevkle beni ensemden tutup dudaklarıma yapıştı. O şekilde sürtünmeye devam ettik. Aradan birkaç dakika geçtiğinde, bir kez daha pişman olacak gibi oldu. Elimi göğüslerinin üzerine getirip mıncıklamaya başladığımda, bu pişmanlık atağı da geride kaldı. Birkaç dakika boyunca bir elim göğsünde, sikim vajinasının üzerinde, dudaklarım dudaklarında sürtündükten sonra, kasılarak boşaldım. Şortumun ön tarafı sırılsıklam olmuştu. Kendimi Züleyha’nın arkasına bırakıverdim. Ona arkadan sarıldım. Kanepede o şekilde hiç konuşmadan sarıldık…

Bir süre yattıktan sonra kalkıp kanepede oturduk. Bir sigara yaktım. Saçımız başımız dağılmış, az önce sevişmiş iki sevgili gibi, iki kardeş kanepede sessizce oturup sigara içiyorduk. Şortumun önü spermlerimle sırılsıklam olmuştu. İkimizin de içini ufak bir pişmanlık dalgası kaplamıştı. Sigaram bittikten sonra kalkıp yatak odasına doğru yöneldim. Kapıyı kapatmadan doğruca şifonyere yöneldim. Şortumu ve iç çamaşırımı çıkarttım. Kirli sepetine attım. Ardından şifonyerden bir iç çamaşırı çıkartıp giydim. Şort almak için gardroba yöneleceğim sırada, kapıda Züleyha’yı gördüm. Kapının aralığında durmuş, bana bakıyordu. Muhtemelen az önce beni çıplak görmüştü.

O şekilde ona doğru yürüdüm. O da bana doğru geldi. Kollarımı açtım, gelip bana sarıldı. Onu kollarımla sardım. Sonra yüzünü tutup kendime çevirdim. “Ne yaptık biz abi?” dedi utanç dolu bir yüzle. Ben ise onun utanmasına izin vermeyecektim. Gülümseyerek gözlerine baktım ve uzanıp dudaklarından öptüm. İlk başlarda çekinse de, ısrarla öptüm. Kalçalarını yoğurmaya başladığımda, bana az önce salondakinden geri kalmayan bir iştahla cevap verdi. Oracıkta yatağa devrildik ve yeniden sevişmeye başladık. Bu kez benim şortum yoktu, sadece iç çamaşırı vardı altımda.

Bir süre yatakta yine birbirimize sürtündükten sonra, yavaşça tişörtünü yukarı çekiştirmeye başladım. Başlarda anlamsızca gözlerime baktı. “Korkma” diye fısıldadım gülümseyerek. Ürkek hareketlerle izin verdi, kollarını yukarı kaldırdı. Tişörtünü çekiştirerek çıkarttığımda, bembeyaz vücudu, süt beyaz göğüsleri karşımdaydı. Aramızdaki tek engel ise sütyeniydi. Uzanıp boynundan, omuzlarından iştahla öpmeye başladım. Sikim de vajinasının üzerinde gidip gelmeye devam ediyordu.

Elimle göbeğini, çıplak tenini hissederek okşuyordum . Tişörtümü tek hamlede çıkarıp attım ve tekrar Züleyha’nın üzerine bıraktım kendimi. Çıplak tenlerimiz bahis şirketleri birbirine değiyordu. Yavaş yavaş elimi yukarı çıkardım, sütyenin altına değdiğinde elimi biraz zorlayarak sütyenin altına soktum ve çıplak göğüslerine temas ettim. İnlemeleri artmış, hırıltılara dönüşmüştü. Diğer elimi zorlanarak sırtının altına soktum ve tek elimle kopçayı çözmeye çalıştım. Ancak pozisyon itibarıyla çok zorlanıyordum. Züleyha belini havaya kaldırdı, bir elini arkasına getirdi ve tek hareketle sütyenin kopçasını çözüverdi. Ardından elini tekrar öne getirdi ve sütyeni çekip fırlattı. Artık, Züleyha da o göğüslerle aramda hiçbir şey olmasını istemiyordu.

Eğilip o kahverengi göğüs uçlarından birini ağzıma aldım. Züleyha’nın çıkardığı seslerden orgazma çok yakın olduğunu anlayabiliyordum. Sikimle bastırabildiğim kadar vajinasına bastırdım, dilimle göğsünün ucunda daireler çizdim. Züleyha kasıldı, kasıldı ve en sonunda orgazm olmaya başladı. Biricik kardeşim, altımda kıvranarak orgazm oluyordu. Dilim göğüslerinde, sikim vajinasında… Orgazm kasılmalarını sikimin ucunda hissedebiliyordum.

En sonunda gevşedi ve kendini yatağa bıraktı. Ben de kendimi onun yanına bıraktım. Üzerimde sadece bir boxer vardı. Züleyha’nın ise altında şort ve içinde iç çamaşırı… Onu tutup kendime çektim ve dudaklarına yapıştım tekrar. Nefes nefese öpüyordu dudaklarımı. Bu kez pişmanlık krizine girmesine fırsat vermeyecektim. Uzun uzun öpüştük yatakta. Birkaç dakika öpüştükten sonra onu yatakta üzerime çektim. Üzerime oturduğunda sikim yine vajinasının üzerine denk gelmişti.

Belinden tutup sikimin üzerinde bir yukarı bir aşağı hareket ettirmeye başladım. İsteğimi anladı ve sikimin üzerinde kaymaya başladı. Yerimde doğrulup oturdum ve göğsünü yalamaya başladım. Elimi uzatıp kalçasından sıkarak sikimin üzerinde bir aşağı bir yukarı yönlendirdim. O şekilde bir süre sürtündük. Ardından elimi şortundan içeri soktum ve kalçalarının arasından kendime yol bularak göt deliğine ulaştım. Parmağımla göt deliğini okşamaya başladım. Züleyha yeniden zevk iniltilerine boğulmaya başladı.

Bir süre o şekilde devam ettik. Ardından yeniden sırtüstü kendimi bıraktım ve kalçalarımı kaldırarak boxerımı aşağı doğru çekiştirdim. Züleyha da kalçalarını kaldırarak boxerımı serbest bıraktı. Artık biricik kardeşimin altında çırılçıplaktım. Onu çevirip sırtüstü yatağa bıraktım ve yeniden üzerine geçtim. Züleyha göz ucuyla aşağı, sikime doğru bakınıyordu. Ben ise çıplak sikimi onun şortuna sürtmeye devam ediyordum. Dudaklarımız dillerimiz yine birbirine karışmıştı.

Bir süre sonra yavaşça aşağı doğru kaymaya başladım. Önce boynuna, oradan göğüslerine geldim. Sonra daha aşağı, göbeğine doğru indim. Öpmeye, yalamaya devam ettim. Parmaklarımı şortunun kenarına geçirdim ve aşağı çekiştirdim. Züleyha bir an utançla şortunu tutup bana engel olmaya çalıştı. Ona gülümseyerek baktım ve “Korkma abicim” dedim fısıltıyla. Tekrar çektim aşağı, Züleyha’nın parmaklarından kurtardım ve tek hamlede hem şortunu hem iç çamaşırını çekip çıkardım. Şimdi Züleyha da benim gibi çırılçıplaktı. Eliyle vajinasını kapattı, görmemi istemiyordu. Ama durmaya hiç niyetim yoktu.

Bacaklarının arasına girdim ve dilimle parmaklarının arasından kendime yol bulup vajinasına ulaştım. Dilim vajinasına değdiğinde, derin bir nefes aldı. Ellerini tutup kenara çektim ve vajinasına dilimle daldım. Kokusu başımı döndürüyordu, dilimle etrafındaki ıslaklığı temizleyerek bir yukarı bir aşağı yalıyordum. Züleyha artık kendini tamamen olayların akışına bıraktı ve çılgınlar gibi inlemeye başladı. Çok geçmeden de bütün sularını ağzıma bıraktı. Çılgınlar gibi kasılmıştı…

Ben ise hiç durmadan yalamaya devam ettim. Dilimi arada sırada aşağıya, göt deliğine getirip orayı yalıyordum. Züleyha artık boşaldığı için kendini yatağa bırakmış, derin derin nefes alıyordu. Onun yanına çıktım ve yanına uzandım. Dudaklarına yapıştım. Bana iştahla karşılık verdi.

“Seni istiyorum” dedim fısıltıyla.
“Ama abi…”
“Merak etme… Bekaretine zarar vermem. Arkadan…” dedim yine fısıltıyla…
“Olur mu?”
“Sen istersen olur…”
“İstiyorum ama… Korkuyorum…”
“Korkma abicim, sana asla zarar vermem…”

Züleyha’nın da beni istemesinden cesaret aldım ve onu yatağa yüz üstü yatırıp arkasına geçtim. Götünün deliğini uzun uzun yaladım ve dilimle yumuşattım. Ardından sikimi de iyice tükürükleyip arkasına geçtim.

“Kasma kendini abicim. Başlarda biraz acıyacak, ama sonra çok zevkli olacak. Güven bana…” dedim. Sikimin başını arkasına dayadım. Yavaş yavaş hareketlerle içine girmeye çalıştım. Ama deliği çok dardı, girmem imkansızdı. Üstelik neredeyse bir saattir sevişiyorduk ve boşalmak üzereydim. Sikimin henüz başı girmişti ki, kasılmaya başladım. Götünün deliğine doğru spermlerim fışkırmaya başladı. O an aldığım zevkle kendimi Züleyha’nın götüne doğru bastırdım. Spermlerin de kayganlığıyla sikim aniden köküne kadar Züleyha’nın götüne girdi ve son damlaları onun götünün derinliklerine fışkırttım…

Züleyha acıyla çığlık atmıştı. Ama sonra hemen sesine hakim olmaya çalışarak sustu. “Çok acıyo abi çok acıyo…” dedi acıyla. Kardeşime zarar verdiğimi düşünerek çıkmak için yataktan destek aldım. Ama elini uzatıp kalçamdan tuttu ve kendine doğru bastırdı. “Sakın çıkarma” dedi nefes nefese… “İçimde kalsın… Onu hissetmek istiyorum” dedi… Eğilip baktım, sikim kardeşimin götündeydi, taşaklarıma spermlerim bulaşmıştı. Bu iğrenç görüntü, bana inanılmaz bir haz veriyordu. Az önce boşalmıştım ve sikim yumuşamaya başlamıştı. Ama hala inanılmaz bir zevk alıyordum. Kendimi onun üzerine bıraktım ve uzanıp boynunu, kulaklarını öpmeye başladım. Züleyha belini hareket ettirerek zevk almaya çalışıyordu.

Bir elimi uzatıp altına soktum ve klitorisini bulup okşamaya başladım. Züleyha da belini oynatarak içindeki sikimi hissetmeye devam ediyordu. Tam olarak yumuşamadan yeniden sertleşmeye başladım. Ardından küçük hareketlerle içine girip çıkmaya devam ettim. Birkaç dakika sonra sikim yeniden taş gibi olmuştu ve kardeşimin içine girip çıkıyordum.

Yaklaşık yarım saat boyunca o şekilde kardeşimin içine girip çıktım, Züleyha artık tamamen alışmış, deliler gibi zevk aldığı her halinden belli oluyordu. Bense kardeşimin götünü sikiyor olmanın zevkiyle bulutların üzerindeydim. Ancak yorgunluktan artık hareket bile edemiyordum. Ne kadar uğraşsam da boşalamamıştım. En sonunda pes ettim ve kendimi yatağın üzerine bıraktım. Züleyha da hiç hareket etmeden, ayakları yatağın dışında yerde, yüz üstü yatağa uzanmış halde öylece kaldı.

Orada öyle ne kadar yattık bilmiyorum. Sızmışız… Gece bir ara uyandım, Züleyha’yla çırılçıplak sarılmış uyuyoruz. Hissettiğim heyecanı anlatmam mümkün değil. Züleyha’yı uyandırmadan kalkmaya çalıştım. Ama uyandı ve bana gülümseyerek baktı.

“Abicim” dedi uykuyla karışık bir tonda.
“Canım?” dedim fısıltıyla.
“Gitme sakın…”
“Gitmiyorum canım benim, su içip geri gelicem.”
“Geri gel… Sarıl bana…”

Su içip geri yatağa döndüm, yatakta çırılçıplak uyuyan, o bembeyaz kıza baktım. Biricik kardeşime… Onu yeniden istiyordum… Eğilip direk vajinasına yumuldum ve iştahla yalamaya başladım. Züleyha dil darbelerimle uyandı ve inlemeye, başımı vajinasına bastırmaya başladı. Bir süre yaladıktan sonra “İçime gir abi… Tadını alamadım az önce” dedi inleyerek. Ayağa kalkıp sikimi tuttum ve “Ama bunun biraz kayganlaşması lazım” dedim. Kolundan tutup kaldırdım ve sikimi ağzına doğru tuttum. Biraz iğrenerek, biraz merakla ağzını açtı ve kardeşimin ağzından içeri sikimi soktum.

Acemi hareketlerle yalamaya çalışıyor, biraz ileri gitsem hemen öğürüyordu. Bir dakika kadar yalattıktan sonra kardeşimin bacaklarını tutup kaldırdım, omzuma aldım ve göt deliğine sikimi hizaladım. Birkaç saat önce sikmiş olmama rağmen, yeniden daralmıştı. Biraz zorlanarak, yavaş hareketlerle içine girdim. Züleyha’nın götü iyice alıştıktan sonra hızlı hareketlerle gidip gelmeye, kardeşimi bağırta bağırta sikmeye başladım.

Çıldırmış gibi inliyorduk ikimiz de… Bu muhteşem bir histi… Bir yandan kardeşimin götüne girip çıkıyor, diğer yandan elimle klitorisini okşuyordum. Züleyha’nın hareketlerinden orgazma yaklaştığını hissettim. Daha sert girip çıkmaya, elimle daha hızlı okşamaya başladım. Züleyha çığlık atmaya, kasılmaya başladı. Öyle bir kasıldı ki… Hayatımda hiç bu kadar kasılan bir kadın görmemiştim. Bir çığlık koptu ağzından, ardından vajinasından sular fışkırmaya başladı. Bir kısmı yüzüme gelmişti. Kasılmalarının etkisiyle sikimi götünde mengene gibi sıkıştırmıştı, ben de daha fazla dayanamazdım… Kardeşimin götünün derinliklerine bütün spermlerimi boşaltmaya başladım.

Hayatımın en şiddetli orgazmını yaşamıştım. Züleyha’nın da aynı şeyi yaşadığına hiç şüphe yoktu. Ben Züleyha’nın götünden çıkar çıkmaz, götünden oluk oluk spermlerim dışarı aktı. Temizlik düşünecek durumda değildik. Kendimi yatağa bıraktım. Züleyha’yı da kendime çektim. Göğsüme başını yasladı ve küçük küçük öpmeye başladı. Öylece yeniden uyuduk.

Ertesi sabah uyandığımızda, ikimiz de ilk başta hiç konuşmadık. Dakikalarca yatakta çırılçıplak uzanıp tavanı seyrettik. En sonunda sessizliği Züleyha bozdu.

“Abi.”
“Efendim abicim”
“Pişman mısın?”

Eğilip gözlerine baktım. Gerçekten pişman mıydım, bilmiyorum. Züleyha ürkek, utangaç bir şekilde gözlerime bakıyordu.

“Bilmiyorum” dedim fısıltıyla.
“Ben değilim” dedi aniden. Tekrar ona döndüm. Uzanıp dudaklarımdan öptü.
“Başta çok pişman oldum” dedi sonra. “Ama şimdi pişman değilim… Hayatımın en mutlu gecesini yaşadım. Hiç pişman değilim”

Birbirimize sarıldık.

“Ne olur sen de pişman olma” dedi sonra fısıltıyla. “Bana bunları yaşattığın için minnettarım. Sakın pişman olma…”

Sonra çırılçıplak bir şekilde yataktan kalktı… Barış Manço’nun “Bugün Bayram” şarkısını mırıldanarak odanın içinde çırılçıplak yürüdü. Gözlerimle onu takip ettim. Eğilip iç çamaşırını buldu ve üzerine geçirdi. Ardından sütyen giymeden tişörtünü de üzerine geçirdi. Bir yandan şarkı söylemeye devam ediyordu. Bana doğru baktı, yavaş yavaş dikleşen sikime doğru… Gülümsedi… “Hadi kalk, kahvaltı yapalım abicim” dedi ve odadan çıktı… Yaşadıklarım hayal gibiydi…

Yataktan kalkıp üzerime sadece bir boxer geçirdim ve o şekilde mutfağa gittim. İki sevgili gibi sarılarak, aralarda öpüşerek kahvaltımızı hazırladık ve neşe içinde yedik… Benim 14 yaşında kapanan, hayatında hiç özgür olamamış biricik kız kardeşim, ilk defa özgür bir kadın gibi yaşıyordu, özgürce davranıyordu… Onun mutluluğuyla gurur duyuyordum…

Ben Esra telefonda seni boşaltmamı ister misin?
Telefon Numaram: 00237 8000 92 32